[Kayıt ol]   [Şifremi unuttum!
Kullanıcı adım:   Parolam:  
 
Yazar Mesaj   #22114  22-10-2010 19:59 GMT+2 saat  

moonlight


Admin


Tecrübe Puanı.: 96%
Ruh Hali: Neþeli
Mesaj 4213
Şehir: istanbul
Ülke:
Meslek: gecelerin adamı :))
Yaş: 36
Facebook'ta Paylaş
HOCA AHMED YESEVİ
DİVAN-I HİKMET
[ TÜRKİYE TÜRKÇESİNDE TERCÜMESİ ]
[ 1-144.Hikmetler]

HİKMET-1
Bismillah deyip beyan ederek hikmet söyleyip
Talep edenlere inci, cevher saçtım ben işte.
Riyazeti sıkı çekip, kanlar yutup
"İkinci defter" sözlerini açtım ben işte.
Sözü söyledim, her kim olsa cemale talip
Canı cana bağlayıp, damarı ekleyip,
Garip, yetim, fakirlerin gönlünû okşayıp
Gönlü kırık olmayan kişilerden kaçtım ben işte.
Nerde görsen gönlü kırık, merhem ol
Öyle mazlum yolda kalsa, yoldaşı ol
Mahşer günü dergahına yakın ol
Ben-benlik güden kişilerden kaçtım ben işte.
Garip, fakir, yetimleri Rasul sordu
O gece Mirac'a çıkıp Hakk cemalini gördü
Geri gelip indiğinde fakirlerin halini sordu
Gariplerin izini arayıp indim ben işte.
Ümmet olsan, gariplere uyar ol
Ayet ve hadisi her kim dese, duyar ol
Rızk, nasip her ne verse, tok gözlü ol
Tok gözlü olup şevk şarabını içtim ben işte.
Medine’ye Rasul varıp oldu garip
Gariplikte sıkıntı çekip oldu sevgili
Cefa çekip Yaradan'a oldu yakın
Garip olup menzillerden geçtim ben işte.
Akıllı isen, gariplerin gönlünü avla
Mustafa gibi ili gezip yetim ara
Dünyaya tapan soysuzlardan yüzünü çevir
Yüz çevirerek derya olup taştım ben işte.
Aşk kapısını Mevlâm açınca bana değdi
Toprak eyleyip "Hazır ol!" deyip boynumu eğdi
Yağmur gibi melâmetin oku değdi
Ok saplanıp yürek, bağrımı deştim ben işte.
Gönlüm katı, dilim acı, özüm zalim
Kur'an okuyup amel kılmıyor sahte alim
Garip canımı harcayayım, yoktur malım;
Haktan korkup ateşe düşmeden piştim ben işte.
Altmış üçe yaşım ulaştı, geçtim gafil;
Hakk emrini sıkı tutmadım, kendim cahil;
Oruç, namaz kazaya bırakıp oldum ergin;
Kötüyü izleyip iyilerden geçtim ben işte.
Vah ne yazık, sevgi kadehini içmeden,
Çoluk-çocuk, ev-barktan tam geçmeden
Suç ve isyan düğümünü burada çözmeden
Şeytan galip, can verirken de şaştım ben işte.
İmanıma çengel vurup kıldı gamlı,
Mürşid-i kamil Hazır ol!" deyip saçtı koku
Lânetli şeytan benden kaçıp korkusuz gitti kirli
Allah'a hamd olsun, iman nuru açtım ben işte.
Mürşid-i kamil hizmetinde gidip yürüdüm;
Hizmet kılıp göz yummadan hazır durdum;
Yardım etti, Şeytanı kovalayıp sürdüm;
Ondan sonra kanat çırpıp uçtum ben işte.
Garip, fakir, yetimleri sevindiresin;
Parçalayıp aziz canını eyle kurban;
Yiyecek bulsan, canın ile misafir
Hak'tan işitip bu sözleri dedim ben işte.
Garip, fakir, yetimleri her kim sorar,
Râzı olur o kulundan Allah.
Ey habersiz, sen bir sebep, kendisi saklar;
Hak Mustafa öğüdünü işitip dedim ben işte.
Yedi yaşta Arslan Baba ya verdim selâm;
"Hak Mustafa emanetini eyleyin armağan"
İşte o zamanda bin bir zikrini eyledim tamam
Nefsim ölüp lâ-mekâna yükseldim ben işte.
Hurma verip, başımı okşayıp nazar eyledi
Bir fırsatta âhirete doğru sefer eyledi
"Elveda" deyip bu âlemden göç eyledi
Medreseye varıp, kaynayıp coşup taştım ben işte.
Sünnet imiş, kâfir de olsa, verme zarar
Gönlü katı, gönül inciticiden Allah şikayetçi ;
Allah şahit, öyle kula "Siccin" hazır
Bilgelerden işitip bu sözü söyledim ben işte.
Sünnetlerini sıkı tutup ümmet oldum:
Yer altına yalnız girip nura doldum;
Hakk'a tapanlar makamına mahrem oldum,
Bâtın mızrağı ile nefsi deştim ben işte.
Nefsim beni yoldan çıkarıp hakir eyledi
Çırpındırıp halka ağlamaklı eyledi
Zikir söyletmeyip şeytan ile dost eyledi;
Hazırsın deyip nefis başını deldim ben işte.
Kul Hoca Ahmed, gaflet ile ömrün geçti;
Vah ne hasret, gözden, dizden kuvvet gitti;
Vah ne yazık, pişmanlığın vakti yetişti;
Amel kılmadan kervan olup göçtüm ben işte.

HİKMET-2
Ey dostlar, kulak verin söylediğime,
Ne sebepten altmış üçte girdim yere?
Mirâc sırasında Hakk Mustafa ruhumu gördü,
O sebepten altmış üçte girdim yere.
Hakk Mustafa Cebrâil'den eyledi sual
"Bu nasıl ruh, bedene girmeden buldu kemal?"
Gözü yaşlı, halkın başçısı, bedeni hilal;
O sebepten altmış üçte girdim yere.
Cebrail dedi: "Ümmet işi size tam hak
Göğe çıkıp meleklerden alır ders
Feryadına feryat eder yedi kat gök... "
O sebepten altmış üçte girdim yere
Önce "Elestû birabbikum?" dedi bil Hakk
"Galu bela" dedi ruhum, aldı ders
Hakk Mustafa oğul" dedi bilin mutlak
O sebepten altmış üçte girdim yere
"Evladım" deyip Hakk Mustafa eyledi kelam
Ondan sonra bütün ruhlar eyledi selâm
Rahmet denizi dolup taş, diye yetişti haber
O sebepten altmış üçte girdim yere.
Rahim içinde belirdim, ses geldi;
"Zikir söyle!" dedi, organlarım titreyiverdi
Ruhum girdi, kemiklerim Allah" dedi;
O sebepten altmış üçte girdim yere.
Dört yüz yıldan sonra çıkıp ümmet olacak
Nice yıllar dolaşıp halka yol gösterecek
On dört bin alimler hizmet eyleyecek
O sebepten altmış üçte girdim yere.
Dokuz ay ve dokuz günde yere düştüm;
Dokuz saat duramadım, göğe uçtum;
Arş ve Kürsü derecesini varıp kucakladım;
O sebepten altmış üçte girdim yere.
"İnna fetehna... "yı okuyup anlam sordum;
Işık saldı, kendimden geçip cemal gördüm;
Hocam vurup "Sus'" dedi, bakıp durdum;
Yaşımı saçıp, çâresiz olup durdum ben işte.
"Ey cahil, gerçek bu!" diye söyledi, bildim;
Ondan sonra çöller gezip Hakk'ı sordum;
Nasip etti, şeytanı tutup bindim;
Kararlı olup, belini basıp ezdim ben işte.
Zikrini tamam eyleyip döndüm divaneye;
Hak’tan başka bir şey demeyip bilmeyene
Mumunu arayıp çırak girdim pervaneye;
Kor ateş olup, kavrulup yanıp söndüm ben işte.
Nam ve nişan hiç kalmadı, "Lâ... -La..." oldum;
Allah zikrini diye diye "...illâ..." oldum;
Halis olup, muhlis olup "...lillah" oldum;
"Fena-fillah" makamına geçtim ben işte.

Arş üstünde namaz kılıp dizimi büktüm;
Dileğimi deyip, Hakkâ bakıp yaşımı döktüm;
Yalancı âşık, sahte sufi gördüm, kötüledim
O sebepten altmış üçte girdim yere.
Candan geçmeden "Hû Hû" demenin hepsi yalan;
Bu arsızdan sormayın sual, yolda kalan;
Hakk'ı bulanın özü gizli, sözü gizli
O sebepten altmış üçte girdim yere.
Bir yaşımda ruhlar bana pay verdi;
İki yaşta peygamberler gelip gördü;
Üç yaşımda Kırklar gelip halimi sordu;
O sebepten altmış üçte girdim yere.
Dört yaşımda Hak Mustafa verdi hurma.
Yol gösterdim, yola girdi, nice günahkar
Nereye varsam Hızır Babam bana yoldaş
O sebepten altmış üçte girdim yere.
Beş yaşımda belimi bağlayıp ibadet eyledim
Nafile oruç tutup âdet eyledim
Gece gündüz zikrini deyip rahat eyledim
O sebepten altmış üçte girdim yere.
Altı yaşta durmadan kaçtım insanlardan
Göğe çıkıp ders öğrendim meleklerden;
İlgimi kesip bütün tanıdık bağlardan;
O sebepten altmış üçte girdim yere.
Yedi yaşta Arslan Babam arayıp buldu;
Her sırrı görüp perde ile sarıp kapadı
Allah'a hamd olsun, gördüm" dedi, izimi öptü;
O sebepten altmış üçte girdim yere.
Azrail gelip Arslan Babamın canını aldı;
Huriler gelip ipek kumaştan kefen eyledi
Yetmiş bin melekler toplanıp geldi;
O sebepten altmış üçte girdim yere.
Namazını kılıp yerden kaldırdılar
Bir anda cennet içine ulaştırdılar,
Ruhunu alıp "İlliyyin" cennetine girdirdiler
O sebepten altmış üçte girdim yere.
Allah, Allah yer altında vatan eyledi
Münker-Nekir "Men rabbük?" deyip soru sordu;
Arslan Babam İslâm'ından beyan eyledi
O sebepten altmış üçte girdim yere.
Akıllı isen, erenlere hizmet eyle
Emr-i mâruf kılanları aziz eyle
Nehy-i münker kılanları hürmetli eyle
O sebepten altmış üçte girdim yere.
Sekizimde sekiz yandan yol açıldı;
"Hikmet söyle!" diye, başlarıma nur saçıldı;
Allah'a hamd olsun, Pir-i kamil mey içirdi;
O sebepten altmış üçte girdim yere.
Pir-i kamil Hak Mustafa, şüphesiz bilin;
Nereye varsan, vasfını söyleyip saygı gösterin
Salât-selâm deyip Mustafa ya ümmet olun;
O sebepten altmış üçte girdim yere.
Dokuzumda dolanmadım doğru yola;
Teberrük deyip alıp yürüdü elden ele;
Sevinmedim bu sözlere kaçtım çöle;
O sebepten altmış üçte girdim yere.
On yaşında delikanlı oldun Kul Hoca Ahmet;
Hocalığa bina koyup, eylemeden ibadet;
Hocayım, deyip yolda kalsan, vay ne hasret
O sebepten altmış üçte girdim yere.

HİKMET-3
Her sabah vakti ses geldi kulağıma
Zikir söyle!" dedi, zikrini söyleyip yürüdüm ben işte.
Aşıksızları gördüm ise, yolda kaldı;
O sebepten aşk dükkanını kurdum ben işte.
On birimde rahmet deryası dolup taştı;
"Allah!" dedim, şeytan benden uzak kaçtı;
Hay u heves, ben-bencillik durmayıp göçtü;
On ikide bu sırları gördüm ben işte.
On üçümde nefsani arzuları ele aldım
Nefis başına yüz bin bela sarıp saldım;
Kibirlenmeyi ayak altında basıp aldım;
On dördümde toprak gibi oldum ben işte.
On beşimde huri ve gılman karşı geldi;
Başını eğip, el bağlayıp saygı gösterdi
Firdevs adlı cennetinden haberci geldi;
Cemali için hepsini terk ettim ben işte.
On altımda bütün ruhlar pay verdi;
"Hay hay size mübarek olsun"deyip Adem geldi;
"Evladım!" deyip, boynuma sarılıp gönlümü aldı;
On yedimde Türkistan da durdum ben işte.
On sekizde Kırklar ile şarap içtim;
Zikrini söyleyip, hazır durup göğsümü deştim;
Nasip kıldı, cennet gezip huriler kucakladım;
Hak Mustafa cemallerini gördüm ben işte.
On dokuzda yetmiş makam açığa çıkarıldı
Zikrini söyleyip, iç ve dışım temizlendi;
Nereye varsam, Hızır Babam hazır oldu;
Gavslar gavsı mey içirdi, doydum ben işte.
Yaşım yetti yirmiye, geçtim makam
Allah'a hamd olsun, pir hizmetini eyledim tamam
Dünyadaki kurt ve kuşlar eyledi selâm
O sebepten Hakk'a yakın oldum ben işte.
Mümin değil, hikmet işitip ağlamıyor;
Erenlerin söylediği sözü dinlemiyor
Ayet hâdis, Kur'ân'ı anlamıyor
Bu rivayeti Arş üstünde gördüm ben işte.
Rivayeti görüp Hak’la söyleştim ben;
Yüz bin türlü meleklere yüzleştim ben;
O sebepten Hakk'ı söyleyip izleştim ben
Can ve gönlümü O'na feda kıldım ben işte.
Kul Hoca Ahmed yaşın ulaştı yirmi bire
Neyleyeceksin, günahların dağdan ağır;
Kıyamet günü gazap eylese, Rabbim Kadir;
Ey dostlar, nasıl cevap söyleyim ben işte.


HİKMET-4
Hoş gâipten kulağıma ilham geldi;
O sebepten Hakk'a sığınıp geldim ben işte.
Bütün ulular toplanıp gelip armağan verdi;
O sebepten Hakk'a sığınıp geldim ben işte.
Ben yirmi iki yaşta fâni oldum;
Merhem olup gerçek dertliye deva oldum;
Sahte âşık-gerçek aşığa tanık oldum;
O sebepten Hakk'a sığınıp geldim ben işte.
Ey dostlar, yaşım yetti yirmi üçe
Yalan dava, ibadetlerim tamamı boş
Kıyamet günü neyleyim çıplak, şaşı
O sebepten Hakk'a sığınıp geldim ben işte.
Ben yirmi dörde girdim, Hak’tan uzak
Ahirete varır olsam, hani hazırlık
Öldüğümde toplanıp vurun yüz bin sopa
O sebepten Hakk’a sığınıp geldim ben işte.
Cenazemin arkasından taşlar atın;
Ayağımdan tutup sürüyerek kabre götürün
"Hakk'a kulluk kılmadın"deyip çekiştirip tepin
O sebepten Hakk'a sığınıp geldim ben işte.
Günah ile yaşım yetti yirmi beşe
Sübhan Rabbim, zikir öğretip göğsümü deş;
Göğsümdeki düğümleri sen kendin çöz;
O sebepten Hakk'a sığınıp geldim ben işte.
Ben yirmi altı yaşta sevda eyledim
Mansur gibi cemal için kavga eyledim
Pirsiz yürüyüp dert ve sıkıntı peyda eyledim
O sebepten Hakk'a sığınıp geldim ben işte.
Ben yirmi yedi yaşta Piri buldum;
Her ne gördüm perde ile sırrı örttüm
Eşiğine yaslanarak izini öptüm;
O sebepten Hakk'a sığınıp geldim ben işte.
Ben yirmi sekiz yaşta âşık oldum
Gece yatmayıp, mihnet çekip sâdık oldum;
Ondan sonra dergâhına lâyık oldum;
O sebepten Hakk'a sığınıp geldim ben işte.
Yirmi dokuz yaşa girdim, halim harap
Aşk yolunda olamadım misali toprak
Halim harap bağrım kebap, gözüm dolu yaş
O sebepten Hakk'a sığınıp geldim ben işte.
Otuz yaşta odun eyleyip yandırdılar
Bütün ulular toplanıp dünyayı bıraktırdılar
Vurup, çekiştirip dünya derdini bıraktırdılar
O sebepten Hakk'a sığınıp geldim ben işte.
Kul Hoca Ahmet dünyayı bıraksan, işin biter
Göğsündeki çıkan âhın Arş'a yeter;
Can verirken Hakk Mustafa elini tutar
O sebepten Hakk’a sığınıp geldim ben işte.


HİKMET-5
Birdenbire durduğum yerde bütün ulular
Hakk aşkını gönlüm içine saldı dostlar
Hızır Babam hazır olup lütfederek
Yardım edip, elim tutup aldı dostlar
Otuz birde Hızır Babam mey içirdi;
Vücudumdan şeytanı temiz kaçırdı;
Sevdalandım, günahlarımı Hakk affetti
Ondan sonra Hakk yoluna saldı dostlar.
Otuz iki yaşta ulaştı Hakk’tan ferman:
Kulluğa kabul eyledim, olma mahzun
Can verirken vereyim sana iman nuru"
Garip canım mutlu olup güldü dostlar.
Hâlıkımdan haber erişti, şükreden oldum;
Her kim çekiştirdi, belki tepdi, sabreden oldum;
Bu âlemde hiç uyumayıp hazır oldum;
Hayuheves, ben-bencillik gitti dostlar.
Otuz üçte saki olup mey paylaştırdım
Şarap kadehini ele alıp doyasıya içtim;
Ordu hazırlayıp şeytan ile ben vuruştum
Allah'a hamd olsun, iki nefsim öldü dostlar.
Otuz dörtte âlim olup bilge oldum;
Hikmet söyle!" dedi Rabbim, söyler oldum;
Kırklar ile şarap içtim, yoldaş oldum;
İç ve dışım Hakk nuruna doldu dostlar.
Otuz beşte mescide girip devran sürdüm
İsteklilere aşk dükkanını dopdolu kurdum;
Eğri yola her kim girdi, çekiştirdim, vurdum;
Aşıklara Hakk'tan müjde ulaştı dostlar.
Otuz altı yaşta oldum kemal sahibi
Hakk Mustafa gösterdiler bana cemal;
O sebepten gönlüm yaşlı, bedenim bükük
Aşk hançeri yürek-bağrımı deldi dostlar.
Otuz yedi yaşa girdim, uyanmadım;
İnsaf kılıp Allah'â doğru yola koyulmadım
Seher vakti ağlayarak inlemedim;
Tevbe ettim, Rabbim kabul eyledi dostlar.
Otuz sekiz yaşa girdim, ömrüm geçti;
Ağlamayım mı, öleceğim vaktim yakınlaştı;
Ecel gelip kadehini bana tuttu;
Bilmeden kaldım, ömrüm sonu oldu dostlar.
Otuz dokuz yaşa girdim, kıldım hasret;
Vah ne yazık, geçti ömrüm, hani ibadet
İbadet edenler Hakk karşısında hoş mutlulukta
Kızıl yüzüm ibadet eylemeyip soldu dostlar.
Saç sakalım hep ağardı, gönlüm kara
Mahşer günü rahmet etmesen, halim perişan
Sana açıktır, amelsizim, çoktur günah;
Bütün melekler günahlarımı bildi dostlar.
Pir-i kamil içkisinden damla tattım;
Yol bulayım deyip başım ile geceleri dondum
Allah'a hamd olsun, lutf eyledi, nura battım;
Gönül kuşu Lâmekan'a ulaştı dostlar.
Kıyametin şiddetinden aklım şaşkın
Gönlüm korkmuş, canım yorgun, evim yıkık
Sırat adlı köprüsünden gönlüm paramparça
Aklım gidip, deli olup kaldım dostlar.
Kul Hoca Ahmed, kırka girdin nefsini kır;
Burada ağlayıp âhirette ol tertemiz
İman postu şeriattır, aslı tarikat
Tarikata giren Hakk'tan pay aldı dostlar.

HİKMET-6
Yâ İlahım, hamdın ile hikmet söyledim;
Zâtı ulu Rabbim, sığınıp geldim sana.
Tövbe kılıp günahımdan korkup döndüm;
Zâtı ulu Rabbim, sığınıp geldim sana.
Kırk birimde ihlas eyledim, yol bulayım deyip
Erenlerden gördüğüm her sırrı ben örteyim deyip
Pir-i kamil izini alıp ben öpeyim deyip
Zâtı ulu Rabbim, sığınıp geldim sana.
Kırk ikimde istekli olup yola girdim;
İhlas eyleyip yalnız Hakk'a gönül verdim;
Arş, Kürsü, Levh'ten geçip Kalem'i gezdim;
Zâtı ulu Rabbim, sığınıp geldim sana.
Kırk üçümde Hakk'ı arayıp feryat eyledim
Gözyaşımı akıtarak pınar eyledim
Kırlarda gezip kendimi divane eyledim;
Zâtı ulu Rabbim, sığınıp geldim sana.
Kırk dördümde muhabbetin pazarında,
Yakamı tutup, ağlayıp yürüdüm gül bahçesinde
Mansur gibi başımı verip aşk dârağacında;
Zâtı ulu Rabbim, sığınıp geldim sana.
Kırk beşimde Senden hâcet dileyip geldim;
Tevbe eyledim her iş yaptım hata eyledim
Yâ İlâhım, rahmetini ulu bildim;
Zâtı ulu Rabbim, sığınıp geldim sana.
Kırk altımda zevk ve şevkim dolup taştı;
Rahmetinden damla damladı, Şeytan kaçtı
Hakk'tan ilham arkadaş olup, kapısını açtı;
Zâtı ulu Rabbim, sığınıp geldim sana.
Kırk yedimde yedi yönden ilham ulaştı
Sâki olup şarap kadehini Rabbim tuttu
Şeytan gelip nefis ve hevayı kendisi yuttu
Zâtı ulu Rabbim, sığınıp geldim sana.
Kırk sekizde aziz candan,şikayetçi oldum;
Günah derdi sakat kıldı hasta oldum
O sebepten Hakk'tan korkup uyumaz oldum
Zâtı ulu Rabbim, sığınıp geldim sana.
Kırk dokuzda aşkın düştü, tutuşup yandım
Mansur gibi eş ve dosttan kaçıp kayboldum
Türlü türlü cefa değdi, boyun eğdim
Zâtı ulu Rabbim, sığınıp geldim sana.
Elli yaşta "Erim"dedim, amelim zayıf;
Kan dökmedim gözlerimden, bağrımı ezip;
Nefsim için yürür idim, it gibi gezip;
Zâtı ulu Rabbim, sığınıp geldim sana.
Kul Hoca Ahmet, er olmasan, ölmek iyi;
Kızıl yüzünün kara yerde solması iyi;
Toprak gibi yer altında olman iyi;
Zâtı ulu Rabbim, sığınıp geldim sana.


HİKMET-7
"Kul Hüvallâh, sübhânallâh"ı vird eylesem
Bir ve Var'ım cemalini görür müyüm?
Baştan ayağa hasretinde feryat eylesem,
Bir ve Var'ım, cemalini görür müyüm ?
Elli birde çöller gezip otlar yedim;
Dağlara çıkıp, tâat kılıp gözümü oydum;
Cemalini göremedim, candan doydum;
Bir ve Var'ım, cemalini görür müyüm ?
Elli iki yaşta geçtim ev-barktan;
Ev-barkım ne görüne belki candan;
Baştan geçtim, candan geçtim, hem imandan;
Bir ve Var'ım, cemalini görür müyüm ?
Elli üçte vahdet şarabından nasip eyledi;
Yoldan azan günahkar idim, yola saldı;
"Allah" dedim, "Lebbeyk!" diyerek elimi aldı
Bir ve Var'ım, cemalini görür müyüm ?
Elli dörtte bedenlerimi ağlar eyledim
Mârifetin meydanında dolandım
İsmâil gibi aziz canımı kurban eyledim
Bir ve Var'ım, cemalini görür müyüm?
Elli beşte cemal için dilenci oldum
Kavruldum, yandım, gül gibi ta ki yok oldum
Allah'â hamdolsun cemal arayıp eda oldum
Bir ve Var'ım, cemalini görür müyüm?
Elli altı yaşa ulaştı dertli başım
Tevbe eyledim, akar mı ki gözden yaşım;
Erenlerden nasip almadan taş gönülüm
Bir ve Var'ım, cemalini görür müyüm?
Elli yedi yaşta ömrüm yel gibi geçti
Ey dostlar, amelsizim, başım kurudu
Allah â hamd olsun, pir-i kamil elimi tuttu
Bir ve Var'ım, cemalini görür müyüm?
Elli sekiz yaşa girdim, ben habersiz
Kahhar Malik'im nefsimi eyle zir ü zeber
Himmet versen, kötü nefsime vursam teber
Bir ve Var'ım, cemalini görür müyüm?
Elli dokuz yaşa ulaştım, feryad ve figan
Can verirken cananımı akla, getirmedim
Ne yüz ile sana söyleyeyim, eyle azâd;
Bir ve Var'ım, cemalini görür müyüm?
Gözümü yumup tâ açınca erişti altmış
Bel bağlayıp ben eylemedim bir iyi iş;
Gece gündüz gamsız yürüdüm ben, yaz ve kış;
Bir ve Var'ım, cemalini görür müyüm?
Altmış birde pişmanım günahımdan
Ey dostlar, çok korkuyorum İlah'ımdan;
Candan geçip kurtuluş dileyim Allah'ımdan
Bir ve Var'ım, cemalini görür müyüm?
Altmış iki yaşta Allah ışık saldı;
Baştan ayağa gafletlerim yok eyledi
Canım, gönlüm, aklım, şuurum "Allah!" dedi
Bir ve Var'ım, cemalini görür müyüm?
Altmış üçte çağrı geldi; "Kul yere gir!.."
Hem canınım, cananınım, canını ver
‘Hu’ kılıcını ele alıp nefsini kır
Bir ve Var'ım, cemalini görür müyüm ?
Kul Hoca Ahmed, nefsi teptim, nefsi teptim;
Ondan sonra cananımı arayıp buldum;
Ölmeden önce can vermenin derdini çektim
Bir ve Var'ım, cemalini görür müyüm ?

HİKMET-8
Sabah erken pazartesi günü yere girdim
Mustafa ya matem tutup girdim ben işte
Altmış üçte sünnet dedi işitip bildim
Mustafa'ya matem tutup girdim ben işte
Yer üstünde dostlarım matem tuttu
Bütün alem "Sultanım"deyip nara çekti
Hakk'ı bulan gerçek sufiler kanlar yuttu
Mustafa'ya matem tutup girdim ben işte
“Elveda” deyip yer altına adım koydum
Aydın dünyayı haram kılıp Hakk’ı sevdim
Zikrini söyleyip yalnız olup yalnız yandım
Mustafa'ya matem tutup girdim ben işte
"Taha" okuyup akşam ve geceler kaim oldum
Gece namaz gündüzleri oruçlu oldum
Bu hal ile yer altında daim oldum
Mustafa'ya matem tutup girdim ben işte
Altmış gece altmış gündüz bir kez yemek
Tan atana kadar namaz kılıp bir kez selam
Altmış üçte oldu ömrüm sonunda tamam
Mustafa'ya matem tutup girdim ben işte
Hakk Mustafa ruhu gelip oldu imam
Bütün varlık yer altında oldu köle
Çok ağladım Hakk Mustafa verdi müjde
Mustafa'ya matem tutup girdim ben işte
Mirac gecesi "Gözümün nuru evlad... "dedi
Elimi tutup "Ümmetimsin ümmet" dedi
"Sünnetimi sıkı tutasın gönül daşım"dedi
Mustafa'ya matem tutup girdim ben işte
"Kıyamette yol kaybedersen yola salayım
‘Muhammed’ deyip susamış olsan elini tutayım
Evladım deyip elini tutup cennete girdireyim..."
Mustafa'ya matem tutup girdim ben işte
Ey dostlar bu sözü işitip şevkim arttı
"Ümmet" dedi, iç ve dışım nura battı
Nurunu salıp cemalini Hakk gösterdi
Mustafa'ya matem tutup girdim ben işte
Cemalini görüp ruhum uçup arşa kondu
Musa gibi varlığım tutuştu yandı
Mecnun gibi eş ve dosttan kaçıp saklandı
Mustafa'ya matem tutup girdim ben işte
Yer altında eziyet çektim çok zorluk
Döşek yastık taştan yapıp çektim sıkıntı
Ey dostlar bu dünyada yok dinlenmek
Mustafa'ya matem tutup girdim ben işte
Ta zorluk çekmedikçe vuslatı nerede?..
Hizmet kılmadan hal derdi olmaz peyda
Can ve gönlünü kılmadıkça Hakk'a tutkulu
Mustafa'ya matem tutup girdim ben işte
Yer altına girdim ise kendimden geçtim
Gözümü açınca Mustafa'yı hazır gördüm
İsyan ve cefa eden ümmetlerin halini sordum
Mustafa'ya matem tutup girdim ben işte
"Ey evlad benden sorsan hani ümmet,"
"Ümmet" dedi göğsüm dolarak hasret yarası
"Ümmet için çok çekiyorum Hak'dan külfet"
Mustafa'ya matem tutup girdim ben işte
Ümmetlerimin günahlarını her Cum'â affet
Alıp geleyim ya Muhammed sen bunu ayır
Ta ki ağlayıp secde eyleyim Tanrı ya affet
Mustafa'ya matem tutup girdim ben işte
Her Cuma affet ümmetlerin günahını
Alıp geleyim ya Muhammed gör bunu
Ümmetlerin neler kılar Ahmed senin
Mustafa'ya matem tutup girdim ben işte
Ben melekten utanç duyarım ey ümmetim
Yaratan'dan korkmaz mısın düşük himmetim
Gece yatmadan ibadet etsen hoş devletim
Mustafa'ya matem tutup girdim ben işte
Yer altına girdim dostlar iradesiz
"Amin" deyiniz âl, ashab ve çehar-yar
Ümmetlerin suçunu bağışla Allah'ım
Mustafa'ya matem tutup girdim ben işte
Kul Hoca Ahmet ben ikinci defteri söyledim
İki alem eğlencelerini meye sattım
Ölmeden önce can acısının zehrini tattım
Mustafa'ya matem tutup girdim ben işte

HİKMET-9
Ey dostlar hasb-i halimi söyleyeyim
Ne sebepten Hakk'tan korkup kabre girdim
Gerçek dertliye bu sözümü bildireyim
O sebepten Hakk'tan korkup kabre girdim
Kabir içinde gece-gündüz ibadet eyledim
Nafile namaz kılıp adet eyledim
Her ne cefa gelse ona dayandım
O sebepten Hakk'tan korkup kabre girdim
Kabir içinde Mustafa'yı hazır gördüm
Selam verip edep ile şaşırıp kaldım
Asi-cafi ümmetlerinin halini sordum
O sebepten Hakk'tan korkup kabre girdim
Kabre girmek Rasulullah sünnetleri
İbadet eylemek Hakk Rasulû'nün adetleri
Gariplere rahmet eylemek şefkatleri
O sebepten Hakk'tan korkup kabre girdim
Ümmet olsan gece-gündüz dinmeden ağla
Bağrın pişip ciğerini deşip yürek dağla
Ecel gelse mertler gibi belini bağla
O sebepten Hakk'tan korkup kabre girdim
Bir gün senin ömrünün yaprağı sararınca
Ecel gelmeden tevbe eyle ey cahil
Meğer sana rahmet eyleye Azim Yezdan
O sebepten Hakk'tan korkup kabre girdim
Gerçek dertlinin işidir söz ve icraat
Gözyaşıdır Hakk karşısında niyaz armağanı
Gece-gündüz dinmeden oruç, namaz kıl
O sebepten Hakk'tan korkup kabre girdim
Ey evlad ümmetlerin derdi örter
Yanlış, noksan günahları dağdan artar
Dini bırakıp dünya malını kendine çeker
O sebepten Hakk'tan korkup kabre girdim
Kul Hoca Ahmed tekbir deyip sohbete başla
Hay u heves, ben-benliği uzağa gönder
Seherlerde dört dövünüp dinmeden çalış
O sebepten Hakk'tan korkup kabre girdim

HİKMET-10
Hakk Teala fazlı ile ferman eyledi
İşitip okuyup yere girdi Kul Hoca Ahmet
Altmış üç yaşta sünnetlerini sıkı tutup
İşitip okuyup yere girdi Kul Hoca Ahmet
Yer üstünde ölmeden önce diri öldüm
Altmış üç yaşta sünnet dedi işitip bildim
Yer altında canım ile kulluk eyledim
İşitip okuyup yere girdi Kul Hoca Ahmet
Erenlerden feyiz ve fetih alamadım
Yüz yirmi beş yaşa girdim bilemedim
Hakk Teala'ya ibadetlerini kılamadım
İşitip okuyup yere girdi Kul Hoca Ahmet
Olur muyum Muhammed'in has ümmeti
Ümmet dese asilerin hoş devleti
Baldan tatlıdır bana bu mihneti
İşitip okuyup yere girdi Kul Hoca Ahmet
Bizler için canlar çekti o Muhammed
Ümmet olsan gam yemezsin sahte ümmet
Gece gündüz elde ettikleri yeme-içme ve işret
İşitip okuyup yere girdi Kul Hoca Ahmed
Elli yaşta ses geldi ölmek kolay
Şartı odur sende olsan iman nuru
Sabahla gitsen cemaline eyler konuk
İşitip okuyup yere girdi Kul Hoca Ahmed
Ey müminler bu dünyanın sonu yok
Doğru bilirsen asla bunun yalanı yok
Kim bilmese vallahi onun imanı yok
İşitip okuyup yere girdi Kul Hoca Ahmed
Aslım toprak, neslim toprak, her şeyden aciz
Basıp geçsen kirli cismin kılacağı ar
Kim ar etse şeytan kavmi havası var
İşitip okuyup yere girdi Kul Hoca Ahmed
Gerçek zahire Allah kendi eyledi rahmet
Sabahla varsa cennet içinde verir hilat
Mahşer günü cemal görüp sorunca devlet
İşitip okuyup yere girdi Kul Hoca Ahmed
Kul olsan sıkıntı çek gafil insan
Akıllı isen ganimettir sana şu dem
Emanettir aziz canın yürüme gamsız
İşitip okuyup yere girdi Kul Hoca Ahmed
Altmış üç yaşta sünnet oldu yere girmek
Resul için iki alem berbat edivermek
Aşıkların sünnetidir diri ölmek
İşitip okuyup yere girdi Kul Hoca Ahmed
Ümmet olsan işitip canını vermez misin?
Mustafa'ya canını kurban eylemez misin?
Can ne olacak, imanını vermez misin?
İşitip okuyup yere girdi Kul Hoca Ahmed
Kul Hoca Ahmed altmış üç yaşta gaib oldu
Edebi koruyup Mustafa'ya naib oldu
Sultan oldu, sıkıntı çekip tayyib oldu
İşitip okuyup yere girdi Kul Hoca Ahmed
HİKMET-11
Ey dostlar temiz aşkını ele aldım
Bu dünyayı düşman tutup yürüdüm ben işte
Yakam tutup hazretine sığınıp geldim
Aşk kapısında Mansur gibi oldum ben işte
Aşk yolunda aşık olup Mansur geçti
Belini bağlayıp Hakk işini sıkı tuttu
Melametler ihanetler çok işitti
Ey müminler hem Mansur oldum ben işte
Aşık Mansur "Enel Hakk' ı dile getirdi
Cebrail gelerek "Enel Hakk"ı beraber söyledi
Cebrail gelerek başın ver deyip yola saldı
Darağacına asılıp cemalini gördüm ben işte
Mansur gelince darağacı eğilip kendi aldı
Batın gözü açık olanlar hayran kaldı
Işık salıp Allah kendisi nazar eyledi
Ey sevgili deyip cemalini gördüm ben işte
Nida geldi o darağacına çok boğma" diye
"Sıkı dur her yan bakıp sen ağma"diye
Taşa dedi "Emrimi tutup sen değmeyesin"
Levh-i Mahfuz tahtasında gördüm ben işte
Üç yüz molla yığılıp yazdı çok rivayet
Şeriatdır ben de yazayım bir rivayet
Tarikat da hakikat da haktır himaye etmek
Başımı verip Hakk sırrını bildim ben işte
"Enel Hakk'ın manasını bilmez cahil
Bilge gerek bu yollarda mertlerin denizi
Akıllı kullar Hakk yadını dedi sevgili
Candan geçip Sevgiliyi sevdim ben işte
İma eyledim bilge olsa ibret alsın
Zahir ilminden yazıp söyledim işaret kalsın
İnci gevher sözlerimi gönlüne koysun
Halden deyip aşıklara verdim ben işte
Sahipsiz Mansur hor görülmekle oldu tam
Bir söz ile dostlardan oldu ayrı
Kalp halini hiç kimse bilmez Tanrım tanık
Kanlar yutup ben hem tanık oldum ben işte
Şeyh Mansur'un "Enel Hakk"ı yersiz değil
Yolu bulan bize benzer günahkar değil
Her soysuzlar bu sözlerden haberli değil
Haberli olup Hakk kokusu aldım ben işte
Bir gece seherde garip Mansur çok ağladı
Işık salıp Allah kendisi rahmeyledi
Ondan sonra kırklar bakarak şarap verdi
Bilgelere bu sözleri dedim ben işte
Cahillere essiz sözüm hayfı hikmet
İnsanım deyip belini bağlar hani himmet
Dünya için birbirine eylemez şefkat
Zalimlere esir olup öldüm ben işte
Zalimlerde had ne ola bizde günah
Dervişlerin huyu kötü, geçmez dua
O sebepten sultan kılar bize cefa
Ayet hadis anlamından söyledim ben işte
Zalim eğer cefa eylese Allah de
Elini açıp dua eyleyip boyun eğ
Hakk yardımına yetmez olsa endişe eyle
Hakk'dan işitip bu sözleri söyledim ben işte
Zalim eğer zulüm eylese bana ağla
Yaşını saçarak bana sığınıp belini bağla
Haram şüphe terk ederek yürek dağla
Zalimlere yüz bin bela verdim ben işte
Zalimlerin yakınlığı nedir ben yaratan
Yaradan'ı aklına getirmeden sen unutan
Benden vazgeçip zalimlerin elini tutan
Zalimlere kendim kıymet verdim ben işte
Sana ceza Yaradan'a yalvarmadın
Allah deyip geceleri kalkıp inlemedin
Gerçeklerden sözler söyledim işitmedin
Zalimlerin elini uzun kıldım ben
Ey habersiz Hakk'â gönül yürütmedin
Dünya haram ondan gönül soğutmadın
Nefis den geçip Allah'a doğru yönelmedin
Bu nefis için ağlamaklı ve şaşkın oldum ben işte
Zalimleri şikayet etme zalim kendin
Huyun riya etki etmez halka sözün
Dünya malını dolu verdim doymaz gözün
Harisleri "Siccin" içine saldım ben işte
Kızıl dudağı hareketlenip söyledi seni
Can ve kalbim ümmetlerinin gözünün aydınlığı
Hakk'a kul bana ümmet olan hani
Gerçek ümmetin sinesine koydum ben işte
Kul Hoca Ahmed Hakk sözünü söyleyip geçti
Aynel-yakin tarikatta bozlayıp geçti
İlmel-yakin Şeriatı gözleyip geçti
Hakkel-yakin hakikatından söyledim ben işte

HİKMET-12
Allah Teala aşıklara verdi aşkını
Şükreden olup tutuşup yandım ben işte
İki alem gözlerime haşhaş tanesi
Görünmedi yalnız Hakk'ı sevdim ben işte
Candan geçip yalnız Hakk'ı cana kattım
Ondan sonra derya olup dolup taştım
Lamekan-ı seyrederek makam aştım
Dünya ardında yüz bin talak koydum ben işte
Hakk önünde en üstün akıl bile duramaz
Aşk şiddeti coşsa bir an durmaz
Kelebek gibi kor haline gelip kendini bilmez
Bu sırları Sevgiliden duydum ben işte
Tarikatın yollarının ötesi çok
Temiz aşkını ele almadan yürüyüp olmaz
Cemalini görse olmaz gece gündüz uyuyup
Hiç uyumadan cemalini gördüm ben işte
Tarikatın yolu çetin sonsuz şaştım
Başım kurudu Pir-i Kamil'e kaçtım
Pir eteğin tutup batın gözünü açtım
Rezil olup yollar gezip yürüdüm ben işte
Tarikatın yollarıdır çetin azap
Bu yollarda nice aşık oldu toprak
Aşk yoluna her kim girse hali harap
Erenlerden yolu sorup yürüdüm ben işte
Tarikatın yollarıdır sonsuz yüce
Nasip kılan kuluna oldu yakın
Zerresine dayanamaz yedi cehennem
Ey dostlar aziz candan doydum ben işte
Hakikatın anlamına yeten kişi
Şaşkın tutuşup yanar içi dışı
Kanlar akar gözlerinden akan yaşı
Gözyaşımı armağan eyleyip vardım ben işte
Şeriattır aşıkların efsanesi
Arif aşık tarikatın inci tanesi
Nereye gitse Sevgilisi, evdeşi
Bu sırları arş üstünde gördüm ben işte
Aşkın bağını gezmeden aşık olunmaz
Hakirlik-ağlamaklık çekmedikçe nefsin ölmez
Bir damlaya razı olmadan o inci olmaz
Razı olup has cevherinden aldım ben işte
Aşk ateşine yanan aşığın rengi uçar
Ahirete doğru çekip alıp burada geçer
Burada olan düğümlerini orada açar
Rasul dünya leştir dedi bıraktım ben işte
Gerçek aşıkların rengi soluk
Aynaya göz atsa ondan parlak
Özü hayran gönlü viran gözü yaşlı
Kudretine hayran olup kaldı ben işte
Allah dedi "Çok ağlasan göresin Beni
Ağlayıp inlesen kulum deyip söyleyim seni
Candan geçip beni isteyen aşık hani..."
İlham geldi gerçek kulağa aldım ben işte
Gerçek gönülde yananlara cemal armağan
Yalancı aşık yola girse her şey hata
Gerçek aşığın gözü yaşlı bedeni bükük
Bükük olup yer altına girdim ben işte
Hakikatli gerçek aşığa armağan vereyim
Mahşer günü nasılsın deyip halini sorayım
Şefaatçi olup şefaati kendim kılayım
Rahmetinden ümit tutup geldim ben işte
Kul Hoca Ahmed Hakk zikrini söyle daima
Hakk'dan korkup dinmeden ağla boyuna
Namaz kılıp oruç tutup her sabah akşam
Böyle yapıp muradıma erdim ben işte

HİKMET-13
O Kadir'im kudret ile nazar eyledi
Mutlu olup yer altına girdim ben işte.
Garip kulun bu dünyadan göç eyledi
Mahrem olup yer altına girdim ben işte.
Zikreden olup, şükreden olup Hakkı buldum;
Dünya, ahiret haram eyleyip vurup teptim;
Tutkun olup, rezil olup candan geçtim;
Gamsız olup yer altına girdim ben işte.
Kötülüğümden dağlar, taşlar çekiştirdi beni
Açık dilde çekiştirip dedi armağanın hani?
Aşık olsan, önce varıp Hakk'ı tanı
Mahrem olup yer altına girdim ben işte.
Sizi, bizi Hakk yarattı ibadet için;
Ey acayip, içmek, yemek, rahat için;
"Kalû bela" dedi ruhum sıkıntı için;
Edhem olup yer altına girdim ben işte.
Nefsim beni çok yürüttü, Hakk'â bakmadan;
Gece gündüz gamsız yürüdüm, yaşı akmadan;
Hay u heves, ben-benlik ateşe yakmadan;
Gamla dolu olup yer altına girdim ben işte.
Kulu görsem, kulu olup hizmet eylesem
Toprak gibi yol üstünde yolu olsam
Aşıkların yanıp uçuşan külü olsam
Hem dem olup yer altına girdim ben işte.
Candan geçip sıkıntı çektim, kulum dedi;
Kanlar yutup "Allah" dedim, rahmet eyledi;
Cehennem içinde kalmasın deyip gamımı çekti
Mutlu olup yer altına girdim ben işte.
Yaşım ulaştı yirmi üçe, bir gün kalmadı
Vah ne yazık , Hakk'ı bulamayıp gönlüm kırık
Yer üstünde sultanım deyip oldum ulu
Şükreder olup yer altına girdim ben işte.
Şeyhim diyerek iddia eyleyip yolda kaldım;
Fes ve sarığı değersiz pula satıp geldim;
Nefis ve heva azdı, yorulup kaldım
Huzursuz olup yer altına girdim ben işte.
Başım toprak, kendim toprak, cismim toprak;
"Hakk vuslatına ererim"diye, ruhum hevesli
Tutuştum yandım, olamadım aslâ tertemiz
Şebnem olup yer altına girdim ben işte.
Pir-i kamil nazar eyledi, şarap içtim;
Şibli gibi sema vurup candan geçtim;
Sarhoş olup il ve halktan çekinip kaçtım
Zemzem olup yer altına girdim ben işte.
Kul Hoca Ahmed, öğüt verici olsan, kendine ol;
Aşık olsan, candan geçip bir kerecik öl
Cahillere desen, sözünü eylemez kabul;
Muhkem olup yer altına girdim ben işte.

HİKMET-14
Ey dostlar cahil ile yakın olup
Bağrım yanıp candan doyup öldüm ben işte
Doğru söylesem eğri yola boynumu çeker
Kanlar yutup gam zehrine doydum ben işte
Cahil ile geçen ömrüm nar saçar
Cahil olsan cehennem ondan çekinir
Cahil ile cehenneme doğru kılmayın sefer
Cahiller içinde yaprak gibi soldum ben işte
Dua edin cahillerin yüzünü görmeyim
Hakk Teala refik olsa bir dem durmayayım
Hasta olsa cahillerin halini sormayayım
Cahillerden yüz bin cefa gördüm ben işte
Haykırsam Hakk imdadıma yetişir mi ki?
Göğsümdeki paslarım gider mi ki?
Bütün cahiller bu alemden gider mi ki?
Cahillerden yüz bin cefa gördüm ben işte
Hakk vuslatını arayıp bulmadan hayraneyim
Durmadan ağlayıp gönlü harap divaneyim
Halimi sorsan ben Sevgilinin talibiyim
Sevgili arayıp yok olup geldim ben işte
Yer altına kaçıp girdim cahillerden
Elim açıp dua isteyip mert kişilerden
Garip canım yüz tasadduk bilgelerden
Bilge bulmayıp yer altına girdim ben işte
Cahilleri benden sorma göğüsüm çıka
Hakk'dan korkup yas tutsam güler kahkahayla
Ağzı açık nefsi ulu misli lakka
Cahillerden korkup Sana geldim ben işte
Bir şey umma cahillerden kadrini bilmez
Karanlık içinde yol şaşırsan yola salmaz
Boyun büküp yalvarsan elini tutmaz
Cahilleri şikayet ederek geldim ben işte
Önce-sonra iyiler gitti kaldım yalnız
Cahillerden işitmedim bir güzel söz
Bilge gitti cahiller kaldı çektim üzüntü
Yolu bulamayıp şaşkın olup kaldım ben işte
Ayrılık yarası ezdi bağrımı hani dert ortağı
Bilge toprak, cahillerin göğüsü yüksek
Ayet, hadis beyan etsem beğenmez
Göğsümü deşiniz dert ve gama doldum işte
Dert ve halet azıp coştu var mı tabip
Arz-ı halim sana söyleyim sadece Sevgili
Bütün talipler pay aldı ben nasipsiz
Pay isteyip iki büklüm olup geldim ben işte
Evini-barkını terk eyleyip pay al
Ey habersiz dünya işini geriye koy
Allah sahi lütfunu görüp hayran kal
Görürüm deyip yok olup geldim ben işte
Ben ikinci defteri dedim size yadigar
Ruhumdan medet isteyip okuyun zinhar
Dua eyledim vasıl eylesin Allah
Rahman Malikim arz etmeğe geldim ben işte
Hikmetimden nasip alan göze sürsün
İhlas ile göze sürüp cemal görsün
Şartı odur riyazete boyun sunsun
Canlar geçip Sevgiliyi gördüm ben işte
Cemal için dilenci oldum “amin” deyiniz
Ey talipler halimi görüp gamımı yeyiniz
Yolda kalan Kul Ahmed’e yol veriniz
Yolu arayıp dilenci olup geldim ben işte
Kul Hoca Ahmed dilenci olsan Hakk'a ol
Başın ile erenlere hizmet kıl
İlgi bulursan halka kurup sohbet kıl
Halka içinde âgâh olup durdum ben işte

HİKMET-15
“Allah'ı çok zikredin" diye ayet geldi
Zikrin deyip ağlayıp yürüdüm ben işte.
Cemalini aşıklara vaat etti
Aşık yolunda canım verip yürürdüm ben işte.
Sağlam aşkı Allah sevip kulum dedi
Ara yolda kalmasın deyip tasasını çekti
Yalancılar cemalimi görmez dedi
Aşk kapısında sağlam olup durdum ben işte.
Akıllı isen kabristandan haber al
Ben de şunlar gibi olmam deyip ibret al
"Ölmeden önce ölünüz"e göre amel eyle
Bu hadisi fikreyleyip öldüm ben işte.
Haber verir "felizehu kalilen" diye
Yine der "veleyebku kesiran" diye
Bu ayetini anlamına göre amel eyle diye
Bu dünyada hiç gülmeden yürüdüm ben işte.
Amelsizler kahkahayla güler şen yürür
Fermanına boynunu sunan gamla dolu yürür
Gece gündüz gözleri yaş dolu yürür
Gözyaşım derya eyleyip yürüdüm ben işte.
Nefis den geçip sağlam aşıklar Allah dedi
Seher tüm dört dövünüp gözünü oydu
Rahmeyleyip Allah özü nazar eyledi
Ondan sonra derya olup taştım ben işte
Zalim nefsim hiç bırakmadan ateşe attı
Vücudum kendi kendine tutuşup yandı
Müşriklerin imanını Şeytan aldı
Euzu-bismillah deyip yürüdüm ben işte.
Münafıklar cehennem içinde tutuşup yanınca
İman eden halis olup yanıp çıkınca
İmansızlar önce sonra tutuşup yanınca
Allah’ımdan iman dileyip yürüdüm ben işte.
Nefsim benim heva kıldı tafta şaştım
Başım alıp Pir-i Kamil tarafına kaçtım
Kul Hoca Ahmed ötelerden geçip aştım
Uçan kuş gibi Lâmekân'a aştım ben işte.

HİKMET-16
Vah ne yazık, nasıl eyleyim gariplikte
Gariplikte gurbet içinde kaldım ben işte.
Horasan ve Şam ile Irak'a niyet eyleyip
Garipliğin çok değerini bildim ben işte.
Neler gelse, görmek gerek O Hüda'dan;
Yusuf'unu ayırdılar o Ken'an'dan;
Doğduğum yer o kutlu Türkistan'dan,
Bağırıma taşı vurup geldim ben işte.
Gurbet değdi Mustafa gibi erenlere,
Otuz üç bin sahabe ve arkadaşlara,
Ebu Bekir, Ömer, Osman, Murtaza'ya
Gurbet değdi onlara hem, söyleyeyim ben işte.
Gurbet değse, pişkin eyler çok hamları
Bilge eyler, hem seçkin eyler çok sıradanları
Giyer çul elbise, bulsa yer yemekleri
Onun için Türkistan'a geldim ben işte.
Gariplikte yüz yıl dursa, misafirdir
Tahtı, bahtı, bağları zindandır
Gariplikte kul oldu o Mahmud Sultan;
Ey arkadaşlar, gurbet içinde yandım ben işte.
Gariplikte Arslan Babam arayıp buldu;
Gördüğü sırları perde ile sarıp örttü;
Allah'a hamd olsun, gördüm,"dedi, izimi öptü;
Bu sırları görüp hayran kaldım ben işte.
Arzuluyum akrabalık ve dostluğa
Ulu babamın türbesi o Ak Türbeye,
Babamın ruhu saldı beni bu gurbete;
Hiç bilmem, nasıl kusur eyledim ben işte.
Kul Hoca Ahmed, söylediği Hakk'ın yadı
İşitmeyen dostlarına kalsın öğüdü
Gurbete düşüp öz şehrine döndü yine
Türkistan'da mezar olup kaldım ben işte.

HİKMET-17
Gönül gözünü ışıldatmadan ibadet eylese,
Dergâhına makbul değil, bildim ben işte.
Hakikatten bu sözleri temiz öğrenip
Lâmekân'da Hakk'tan dersler aldım ben işte.
Bir ve Var'ım dersler verdi perde açıp;
Yer ve gökte duramadı şeytan kaçıp;
Şölen eyleyip, vahdet meyinden doyası içip,
Lâmekân'da Hakk'tan dersler aldım ben işte.
Aşk makamı türlü makam, aklın ermez
Baştan ayağa zorluk, cefa, sıkıntı gitmez;
Melâmetler, ihanetler eylese, geçmez;
Lâmekân'da Hakk'tan dersler aldım ben işte.
Aşk belâsı başa düşse, ağlar eyler
Aklını alıp, şaşkın kılıp, hayran eyler
Gönül gözü açıldıktan sonra giryan eyler
Lâmekân'da Hakk'tan dersler aldım ben işte.
Ağlar idim seher vaktinde nida geldi
"Cemalimi göstereyim."deyip vaad eyledi
Aklımı alıp, şaşkın kılıp aşkını saldı
Lâmekân'da Hakk'tan dersler aldım ben işte.
Burada cefa çekenlere cemali taht
Mahşer günü bağışlar hem taht ve baht;
Yarattığında eyleyen kendisi aşığa ahd
Lâmekân'da Hakk'tan dersler aldım ben işte.
Çöller gezip, halktan bezip aşkını sor
Kul olsan, Hakk'tan korkup ağlayıp yürü
Cemalini talep eylersen, hazır ol
Lâmekân'da Hakk'tan dersler aldım ben işte.
Gözlerimden kanlar döküp yâd etmedim;
Yüz bin türlü sıkıntıya koydun, feryad etmedim
Senden korkup hasta gönlümü şâd etmedim
Lâmekân'da Hakk'tan dersler aldım ben işte.
Allah derdi satılık değildir, satıp alsan;
Pir-i kamil hizmetinde toprak olmasan;
Hak yoluna girmek olmaz, temiz olmasan;
Lâmekân'da Hakk'tan dersler aldım ben işte.
Ey arkadaşlar, aşk derdine deva olmaz;
Diri oldukça aşk defteri tamam olmaz
Dar lahidde kemikleri ayrık olmaz
Lâmekân'da Hakk'tan dersler aldım ben işte.
Aşk padişah, âşık fakir, nefes alamaz;
Hak'tan izin olmadıkça konuşamaz;
Hak öğüdünü alan dünya arayamaz
Lâmekân'da Hakk'tan dersler aldım ben işte.
Kul Hoca Ahmed, yedi yaşta dersler aldım;
Sekizimde dünya tasasını terk eyledim;
Dokuzumda Hüda'mı hazır bildim;
Lâmekân'da Hakk'tan dersler aldım ben işte.

HİKMET-18
Hoş gâipten yetişti, güzel sözüm teberrük;
Aşık olsan ey tâlip, riyâzette belini bük.
Geceleri uyumayıp yaş yerine kanını dök;
Arslan Babam sözlerini işitiniz teberrük
Arslan Babam dediler; tâliplerde yok ihlas;
Pirin hazır olduğunda ne gerek Hızır-İlyas?
Pir'e adım attığında anmayın gavsur-gıyas;
Arslan Babam sözlerini işitiniz teberrük
"Talibim" deyip söylerler, vallah, billah insafsız
Nâmahreme bakarlar, gözlerinde yok insaf;
Kişi malını yiyerler, çünkü gönülleri değil sâf
Arslan Babam sözlerini işitiniz teberrük
"Pir hizmetini kıldık"deyip "tâlibim"deyip yürürler;
Yiyip haram, mekruhu, torbalarına vururlar
Gözlerinde yaş yok, halka içine girerler
Arslan Babam sözlerini işitiniz teberrük.
Zâkirim deyip ağlar, çıkmaz gözünden yaşı;
Gönüllerinde gamı yok, her an ağrıya başı;
Oyun-hile kılarlar, mâlum Hüda ya işi;
Arslan Babam sözlerini işitiniz teberrük.
‘Tâlibim’ deyip söylerler, gönlünde yok zerre nur;
Gerçek tâlibi sorarsanız, içi dışı gevher-inci
Hakk'a açık sırları, yedikleri safâ-nur
Arslan Babam sözlerini işitiniz teberrük.
Görünüşü sufiye benzer, kıyametten korkmazlar;
Günah ve haram hasılı, günahlardan ürkmezler
Riya tesbihi elinde, ağlayıp yaşını dökmezler;
Arslan Babam sözlerini işitiniz teberrük.
Riya tesbihi elinde, zünnar iyi bilseniz;
Hak rızası budur aşk derdini eyleseniz
Aşkını alıp mahşerde rezil olup dursanız;
Arslan Babam sözlerini işitiniz teberrük.
Aşka adım atanlar, Hakk cemalini görürler;
Musâ gibi mahşerde Hakk'tan sual sorurlar;
Sarhoş olup vuslatında Hu zikrini kurarlar;
Arslan Babam sözlerini işitiniz teberrük.
İnşaallah işiteni Hakk'tan dileyip alırım
Şeytan yolundan alıp Hakk yoluna salarım;
Yardım etse Mustafa, günahlarını dilerim;
Arslan Babam sözlerini işitiniz teberrük.
Arslan Babamı sorsanız, Peygamber'e saygılı
Sahabeler ulusu, Rabb'in seçkin kulu
Yattığı yeri perişan, bir diken kulübesi;
Arslan Babam sözlerini işitiniz teberrük.
Çarşamba günü işitip ansızın Hazret vardılar;
Arslan Bâb'ın evine o gün misafir oldular
Yattığı yeri perişan görüp hayran kaldılar;
Arslan Babam sözlerini işitiniz teberrük.
O Muhammed Mustafa durup dua eylediler
Melekler âmin deyip elini açarak durdular
"Şöyle ümmet verdin"deyip Hakk şükrünü eylediler
Arslan Babam sözlerini işitiniz teberrük.
Sahabeler dediler: Arslan Babadır adınız
Arapların ulusu, tertemizdir zâtınız
Ten terbiyesi farz dedi, parça salıp yattınız;
Arslan Babam sözlerini işitiniz teberrük.
Ahir zaman ümmetleri süslerler evlerini;
Nefis hevaya sevinip bozar her an huylarını;
Şan ve şefkatler ile dik tutar boylarını;
Arslan Babam sözlerini işitiniz teberrük.
Ahir zaman ümmetleri, dünya fâni, bilmezler;
Gidenleri görerek ondan ibret almazlar;
Erenlerin yaptığını görüp göze iliştirmezler
Arslan Babam sözlerini işitiniz teberrük.
İyi yollardan sapıp kötü yola savuşan
Lânetli şeytan pirim deyip eteğine yapışan,
Şeytana pirim deyip sabah akşam görüşen;
Arslan Babam sözlerini işitiniz teberrük.
İman-İslâmını alıp, ölmem deyip gülüşen,
Ölmem deyip dünyada Mevlâm ile vuruşan,
Gâfillik ile her an ömrünü boşa geçiren;
Arslan Babam sözlerini işitiniz teberrük.
Vakti gelse, Azrâil, "Emaneti ver!" diyecek;
Lânetli şeytan, pirim diye, can verende görünecek,
İmanını dinini alıp gönül halini sormayacak;
Arslan Babam sözlerini işitiniz teberrük.
Tevbe kılsa, tevbesini Mevlâm kabul kılmayacak
Allah dese, Rabbi elini tutup almayacak
Cürüm ve isyan düğümünü pire varıp çözmeyecek
Arslan Babam sözlerini işitiniz teberrük.
Yedi yaşta Arslan Baba Türkistan'a geldiler
Başımı koyup ağladım, halimi görüp güldüler
Bin bir zikrini öğretip merhamet eylediler;
Arslan Babam sözlerini işitiniz teberrük.
Söz eyledim hurmadan bana hiddetlendiler
"Ey edepsiz çocuk" deyip asa alıp kovdular
Hiddetinden korkmadım, bana bakıp durdular
Arslan Babam sözlerini işitiniz teberrük.
Ağzını aç ey çocuk, emanetini vereyim;
Özünü yutmadım, aç ağzına koyayım
Hak Rasülün buyruğunu ümmet olsam, işleyeyim"
Arslan Babam sözlerini işitiniz teberrük.
Ağzımı açtım, koydular, hurma kokusu eyledi mest;
İki dünyadan geçip vallah oldum Hakk-perest;
Şeyh-molla toplandı, alıp yürüdüler el-ele
Arslan Babam sözlerini işitiniz teberrük.
Babam dedi: Ey oğlum, zorluk vermedin bana
Beş yüz yıldır damakta saklar idim ben sana"
"Özünü siz alıp kabuğunu verdiniz bana ;
Arslan Babam sözlerini işitiniz teberrük.
Babam dedi: "Ey yavrum, karşımda dur, öleyim;
Namazını kılıp göm, canı tasadduk eyleyeyim
Yardım eylese Mustafa, İlliyyin Cennetine gireyim"
Arslan Babam sözlerini işitiniz teberrük.
Ağlayarak dedim: Ey Baba, genç çocuğum bilemem
Kabrinizi kazsalar ben götürüp koyamam
Hakk Mustafa sünnetini, çocuğum, bilemem;
Arslan Babam sözlerini işitiniz teberrük.
Babam dedi: Ey yavrum, melekler toplanacak
Cebrâil imam olup, diğerleri tâbi olacak;
Mikâil ve İsrâfil kaldırıp kabre koyacak;
Arslan Babam sözlerini işitiniz teberrük.
Kul Hoca Ahmed, sözünü cahillere söyleme
Söz söyleyip, cahile, değersiz pula satma
Açlıktan ölsen bile, nâmerdden asla minnet çekme
Arslan Babam sözlerini işitiniz teberrük.

HİKMET-19
Kudret ile Hakk'dan size ferman oldu
Dipsiz deniz içerisine yalnız düştüm dostlar
O denize Kadir Rabbim ferman eyledi
Elhamdülillah sağ-selamet çıktım dostlar
Yaşım yedi, ömrüm gitti, göğe uçtum
Bağrım taştı, aklım şaştı, yere düştüm
Nefs ve şeytan ile hayli zaman çok vuruştum
Sabr ve rıza makamlarını aştım dostlar
Dokuzumda tam karıştım dokunmadım
On yaşımda sağ yanıma çevrilmedim
On birimde öz nefsime bekçi oldum
Fakr ve rıza makamlarından geçtim dostlar
On ikimde bütün ruhlar kelam eyledi
Huriler karşılayıcı gelip bana selam eyledi
Sır şerbetini saki olup bana sundu
Onu alıp edep ile içtim dostlar
On üçümde dalgıç olup deryaya battım
Marifetin cevherini sırdan derdim
Mumunu görüp pervane gibi kendimi vurdum
Şuursuz olup aklım gitti şaştım dostlar
On dördümde toprak gibi hor görüldüm
"Hû-Hû" diye başım bile geceleri dondum
Bin altınlık değerini bire sattım
Ondan sonra kanat çırpıp uçtum dostlar.
On beşimde dergahına yanıp geldim
Günah ile her ne iş eyledim hata eyledim
Tevbe eyleyip Hakk'a boyun sunup geldim
Tevbe eyleyip günahlardan kaçtım dostlar
Cebrail vahiy getirdi Hak Rasûl'e
Ayet geldi “Zikr edesin” diye parça ve bütüne
Hızır Babam koydu beni işte bu yola
Ondan sonra derya olup taştım dostlar
Şeriatın bostanında cevlan eyledim
Tarikatın gül zarında seyran eyledim
Hakikatten kanat tutup göklerde uçtum
Marifetin eşiğini açtım dostlar
"Elest' şarabını Pir-i kamil doyasıya verdi
İçiverdim miktarım kadar koyuverdi
Kul Hoca Ahmed içim dışım yanıverdi
Taliplere inci-cevher saçtım dostlar

HİKMET-20
Muhabbetin kadehini içen divaneler
Kıyamet günü ağzından ateş saçar dostlar.
Kudret ile yaratılmış yedi cehennem
Aşıkların nârasından kaçar dostlar.
Cehennem ağlayıp yalvaracak Allah'ına:
Tâkatım yok âşıkların bir âhına.
Kaçıp varayım Hakk Teâlâ penahına;
Aşıkları yaşı ile söner dostlar.
Aşıkları aşk dükkânını varsa kurup,
Yaşını saçıp, göğsünü açıp, yüzünü sürüp,
İnşaallah, cehennem kaçacak ondan korkup
Yedi sema tâkat eylemeyip göçer dostlar.
Rahman Rabb'im sâki olup mey içirse,
Çoluk-çocuk, ev-barktan tam geçirse
Vücudumdan şeytanı Hakk kaçırsa,
Cürüm ve isyan düğümlerini açar dostlar.
Aşk kapısını Hakk yüzüne açık eylese
Hâs aşkını gönül içine yerleşik eylese
Lutf eylese, iki âlemde sultan eylese,
Aşıkları Hakk'â doğru uçar dostlar
Sübhan Rabb'im bir katre mey eylese armağan
Sır zikrini diye diye eylesem tamam,
Hûri-gılman bütün melekler ona köle
Cennet içinde ipek giysiler biçer dostlar.
Allah diyerek kabirden kalksa, alem yanar
Seçkin kulum deyip Rahman Rabb'im, yalnız sever;
Yaş yerine kanını döküp yüzünü boyar,
Hamdını söylese lanetli şeytan kaçar dostlar.
Ben demedim, Allah kendi vaad eyledi
Yolsuz idim, lutf eyleyerek yola koydu
Garip olup feryad eyledim, elimi aldı
Öyle aşık şevk şarabını içer dostlar.
Kul Hoca Ahmed, aşksızların işi kötü
Sabaha varsa, Hakk göstermez ona cemal
Arş ve Kürsi, Levh ve Kalem hepsi bizar;
Aşksızlara cehennem kapısını açar dostlar.
HİKMET-21
Asi, cafi kulun geldi dergâhına
Elimi tutup yola koy "Ente'l-Hâdi"
Kudretli Kadir ağlayıp geldim kapına
Elimi tutup yola koy "Ente'l-Hâdi"
Geceleri tan atana kadar yatmak işim
Seherde kalkıp dua etmedi dumanlı başım
Pişmanlıkta akar mı ki gözde yaşım
Elimi tutup yola koy Ente'l-Hâdi"
Yolsuz yola girdim dostlar halim harap
Halktan sorsam hiç kimse vermez bana cevap
Halık`ımsın yol göster bana yüce Yaradan
Elimi tutup yola koy Ente'l-Hadi"
Utanarak korkup geldim günahımdan
Zatı yüce bağışlayan Allah`ımdan
Nida geldi ümitsiz bırakmayıp dergâhımdan"
Elimi tutup yola koy Ente'l-Hâdi"
Ağlayıp geldim Hazretine ey sultanım
Sarıp geldi karanlık, çık ayım
Sultanımsın Bir ve Var'ım tekke gâhım
Elimi tutup yola koy Ente'l-Hâdi"
Baştan ayağa oldu günah nereye gideyim
Yolunu yitiren köpek gibi olup kimden sorayım
Bu hal ile cemalini nereden göreyim
Elimi tutup yola koy "Ente'l-Hâdi"
Ben sıkı tutsam el-ayak cümle günah
Rahmet edip sen affetmesen halim perişan
Mahcubum, dertliyim çoktur günah
Elimi tutup yola koy "Ente'l-Hâdi"
Günah derdi hasta eyledi tabibimsin
Sevdiğimsin, dermanımsın, sevgilimsin
Yolda kaldım halimi soran yoldaşımsın
Elimi tutup yola koy "Ente'l-Hâdi"
Fasık, facir rahmetinden ümitsiz değil
Sen'den başka hiç kimse beni yola koymaz
Lutfetmesen müşküllerim kolay olmaz
Elimi tutup yola koy "Ente'l-Hâdi"
Hiç kimse yok yerde gökde Sen'sin Kadir
Şüphem yoktur bu sözümde özün şahid
Hem teksin, bir tanesin şüphesiz hazır
Elimi tutup yola koy "Ente'l-Hâdi"
Ben yolunda baş vermedim Kadir Allah
Baş ne olsun garip canım yüz bin feda
Dert hem özün, derman özün lutfun deva
Elimi tutup yola koy "Ente'l-Hâdi"
Can ve iman rızasıdır Sen'in zevkin
Canım verip satın alayım Sen'in aşkını
Mahşer günü şefaatçi olsun Sen'in şevkin
Elimi tutup yola koy "Ente'l-Hâdi"
"Kul Huvallah Sübhanallah" din kamçısı
Oruç, namaz, tesbih, tehlil Hakk elçisi
Pir-i kamil taliplerin yol başçısı
Elimi tutup yola koy "Ente'l-Hâdi"
"Ente'l-Hâdl Ente'l-Hakk"ın zikrini desem
Hadi olsa idin eğri yoldan doğruya dönsem
“Hu” zikrini dile alıp nara çeksem
Elimi tutup yola koy "Ente'l-Hâdi"
"Ente'-Hadi Ente'l-Hakk"ın zikri kavi
Pir-i kâmil sözlerinden alsa fetva
Batınları aydınlanıp olur güzel
Elimi tutup yola koy "Ente'l-Hâdi"
Kul Hoca Ahmed rahmetinden ümit tutayım
Hacem “benim kulum” dese şükrünü edeyim
Kulum demeyip yüz çevirse nasıl diyeyim
Elimi tutup yola koy "Ente'l-Hâdi"


HİKMET-22
Hoş kudretli Allah, Bir ve Var'ım
Elimi tutup yola koy "Ente'l-Hadi"
Zatı yüce Rahman Rabb'im hem Cebbar'ım
Elimi tutup yola koy "Ente'l-Hadi"
Seher vaktinde ağlayıp döksem kanlar gözden
Gönlüm incinip uyanık olsun güzel sözden
Kudretine mahvolup gideyim özden
Elimi tutup yola koy "Ente'l-Hâdi"
Cevabı ondan dileyip eyle dua
İhtiyacını hazır eyleyince ihtiyaç gideren
Rahmet deryası dolup taşar yetse furat
Elimi tutup yola koy "Ente'l-Hâdi"
Ey imdada yetici hiç ulaşmadı sana imdadım
Yer ve göğü ağlattı bu feryadım
Mahşer günü haykırayım mı gel azadım
Elimi tutup yola koy Ente'l-Hadi"
Kul olsan zikrini de elini tutsun
Yoldan sapsan rehber olup yola koysun
Seherlerde ağla rahmeti gelsin
Elimi tutup yola koy "Ente'l-Hadi"
"Ente'l-Hâdi Ente'l-Hakk" Allah'ın zikri
Hakk zikrini söyle dinmeden olasın uyanık
Rahim Mevlam nazar kılsa olur ansızın
Elimi tutup yola koy "Ente'l-Hadi"
"Ente'l-Hadi Ente'l-Hakk"ı kalb zikrinde
Bilmez cahil zikrini deyip zahir dilde
Benim diyen şimdiki şeyh su ve toprakta
Elimi tutup yola koy "Ente'l-Hadi"
"Ente'l-Hadi Ente'l-Hakk'ın zikri ulu
Hakk zikrini vird eyleyenin gönlü kırık
Vird eylemeyip "şeyhim"dese yeri cehennem
Elimi tutup yola koy "Ente'l-Hadi"
Ey dostlar nefs elinden perişanım
İsyan yükü belimi büktü dertliyim
Aciz kulunum ne eylesen emrindeyim
Elimi tutup yola koy "Ente'l-Hadi"
Kul Hoca Ahmed nefis den büyük bela olmaz
Yol üstünde toprak olsam kafir olmaz
Yer ve gökten yemek versem asla doymaz
Elimi tutup yola koy "Ente'l-Hâdi"

HİKMET-23
"Kad alemna ente fi külli umur"
Sensin Kafi, sensin Afi ya Gafur
"Kafi fil gayb hüve men filhuzur"
Sensin Kafi, sensin Afi ya Gafur
Mustafa naz makamı haline erdiler
Bir topluluğu asi deyip kaygı ettiler
"Ümmetim, vay ümmetim deyip" söylediler
Sensin Kafi, sensin Afi ya Gafur
Bizi sevdi başkalarını sevmedi
Hem anne hem babasını da sevmedi
Bağışladım diyene kadar bırakmadı
Sensin Kafi, sensin Afi ya Gafur
Hakk Teala'dan nida geldi O'na;
"Ümmetimin işini bırak bana
Hepsini bağışlayayım orada sana."
Sensin Kafi, sensin Afi ya Gafur
Dedi "Benden sonra ümmetimin olacağı
Farz ve sünneti bırakıp günah işleyeceği
Ümmetim çoğundan imanın gideceği... "
Sensin Kafi, sensin Afi ya Gafur
"Ümmetim ümmetler içinde saftır
Neyleyim ki çoğu asi-cafidir
Kadir Mevlam öz vadesine vefalıdır."
Sensin Kafi, sensin Afi ya Gafur
Miskin Ahmed sen bu günah zehrinden
Kurtulursun içsen rıza şarabından
Lakin çok korkarım Allahım kahrından
Sensin Kafi, sensin Afi ya Gafur

HİKMET-24
Allahım beni salasın öz yoluna
Nefs elinde harap tamam oldum ben işte
Fısk ve fücur dolup taşıp haddini aştı
Boğularak isyan içinde kaldım ben işte
Kirli dünyaya talip olup it gibi yürüdüm
İsteyip onu arkasından gece gündüz kovaladım
Emrini tutmayıp Hakk yoluna gözümü yumdum
Nereye gideyim ey dostlar nideyim ben işte
Nefis şeytan esir kıldı Ademoğlunu
Develer gibi bağlayıp aldı iki kolunu
Ne zordur sağ ve solu bilmeden yolunu
Vah ne yazık hasret ile gideceğim ben işte
Yok benim gibi kötü bela alem içinde
Hiç olmadı benden razı halk ve Allah
Şimdi oldu sonunda benim yüzüm kara
Vah vay önceden oldum niye ben işte
Bağışladığı aziz canı bilmedim ben
Zahir-batın hazırsın deyip durmadım ben
Kara yüzümü dergahına sürmedim ben
Ya Rabbim her ne yaparsan geldim ben işte
Dayanma gücüm yok eğer baksam günahıma
Tövbe eylemeğe kaçıp geldim penahına
Rahmet ile nazar eyle Hoca Ahmed’e
Her ne yaparsan ben bin eva geldim ben işte
HİKMET-25
Rahman Rabbim rahmetini câri eyle seherde;
İsyan batağına battım, yardım et seherde.
Estağfir ve istiğfarı eyle uzak şeytandan;
Şeytan seni azdırır, selamet ver seherde.
Ümit ile gelmişim dergahına Allah'ım
Günahkarım, isyankar elimi tut seherde.
Tevbe eyledim dilimde, gönlüm korkmaz Hüda'dan
Hem rahmet ve cemali armağan eyle seherde.
Yolsuz yola yol yürüdüm, gaflette ömrüm geçti;
Ey Kadir-i zülcelal, yola sal seherde.
Sensin benim sığınağım, gazap eyleme Allah'ım,
Ey bütün halleri bilen, halimi sor seherde.
Baştan ayağa günahım iki cihana sığmaz
Kulun asi, günahkar, gizli eyle seherde.
Dağdan ağır günahım, özür demeğe dilim yok;
Günahımı bağışlayıp, yerle bir eyle seherde.
Günahımı itiraf ederim, hazırsın hem fakir
Elimi tut ey Cebbar, yola koy seherde.
Garibim ve kimsesizim, biçâreyim ve nâzırsın;
Senden başka kimim var, rahmet eyle seherde
Ben âsiyim, günah dolu, hamd ve sena söylemem
Horozları gör, senâ söyler seherde.
Kul Hoca Ahmed Hakk'tan kork, kim korkmaz imanı yok,
Önündedir o cehennem, hazır ol seherde.
HİKMET-26
Rahim Mevlam rahmi ile yad eylese
Ne yüz ile Hazret'ine varayım ben işte
Tövbe ederek eğri yoldan doğruya dönüp
Ne yüz ile Hazret'ine varayım ben işte
Hakk bağlısının risalelerini ele verse
Hakk ilahım rahmi ile rahmet etse
Pir-i kamil doğru yolu gösterip yola koysa
Ne yüz ile Hazret'ine varayım ben işte
Bir gün olup ecel vakti yakın yetse
Sana bana asıl vatan hükmünü söylese
Ölmeden kalıp can acısının zehrini tatsa
Ne yüz ile Hazreti'ne varayım ben işte
Sırdaş olan yoldaşlarını şaşıp gitti
Çabalayarak ötelerden aşıp gitti
Dört dövünüp deryalar gibi taşıp gitti
Ne yüz ile Hazretine varayım ben işte
Vah yazıklar gece gündüz etmeden ibadet
Hakk Rasulü ümmet için yemeden nimet
İçtiği yediği nimetleri kaygı ve sıkıntı
Ne yüz ile Hazret'ine varayım ben işte
Hakk Rasulû dünya için kaygılanmadı
Ümmet dileyip başkaca sözden bahsetmedi
Dünya üzerinde bir an rahat o görmedi
Ne yüz ile Hazret'ine varayım ben işte
Vah ne yazık mahşer günü zahir olsa
Tanrı Zatı hakem olup nazır olsa
Kötü işlerimi işlediğim hazır olsa
Ne yüz ile Hazret'ine varayım ben işte
Gece gündüz dinmeden ağla Kul Hoca Ahmed
Sâlât söyleyip Hakk Rasul'e ol ümmet
Doğru yola iletip ümmet dese hoş mutluluk
Ne yüz ile Hazret'ine varayım ben işte
HİKMET-27*
Rahmetinden ümidsiz kılma ben garibi
Dinlenmeden ağlayıp dua eyleyim sana
Geceleri uykusuz kalıp tan atana dek
Yunmadan gözümü ağlayıp dua eyleyim sana
Dergahına şimdi gelerek belimi bağlayıp
Canı yakıp yürek-bağrımı tutup dağlayıp
Yakamı tutarak geçen işe çokça ağlayıp
İhlas ile ağlayıp dua eyleyim sana
Gönül bağı yeşil iken bilmeden yürüdüm
Ömrüm geçti hazan oldu şimdi duydum
Dünyayı terk edip din yoluna adım attım
Bin bir defa ağlayıp dua eyleyim sana
Bu yollarda canı saklamak olmazmış
Canını esirgeyen bu yollara girmezmiş
Kâr-zarar olduğunu bilmezmiş
Bu hal ile ağlayıp dua eyleyim sana
Kul Hoca Ahmed nefis dağından çıkıp aştı
Fenafillah makamına yakınlaştı
Yürek-bağrım coşarak kaynayıp taştı
Bu hal ile ağlayıp dua eyleyim sana
HİKMET-28
Ömrüm sona erdiğinde ne eylerim Allah'ım;
Can alıcı geldiğinde ne eylerim Allah'ım ?
Can vermenin vehminden, Azrail'in zahmetinden,
Şefkat olmasa senden, ne eylerim Allah'ım?
Can vermek işi zor, kolay eyle yâ Cebbar
Senden başka yok gam gideren, ne eylerim Allah'ım?
Canım ayrı olduğunda, bedenim burada kaldığında,
Tahta üzerine aldığında ne eylerim Allah'ım?
Aciz olup yattığımda, melekler girdiğinde,
"Rabbin kimdir?"diye soranda ne eylerim Allah'ım?
Götürüp kabre koyduğunda, yedi adım döndüğünde,
Sorucular girdiğinde ne eylerim Allah'ım?
"Rabbin kimdir?" deyip durduğunda, kara gündür o anda,
"Rabbin kimdir?" dediğinde ne eylerim Allah'ım ?
Kul Hoca Ahmed sen kul, nefis elinde pişman,
Mahşer günü olduğunda ne eylerim Allah'ım ?

HİKMET-29
Kahhar adlı kahrından korkup ağlar Hoca Ahmed;
Rahman adlı rahmandan ümit tutar Hoca Ahmed;
Günahım çok Allah'ım, bağışlayasın günahım,
Bütün kullar içinde âsi kuldur Hoca Ahmed.
Münafıklar yürürler, fısk ve fücur kılarlar,
Haram, şüphe yerler; korkup ağlar Hoca Ahmed
Tarikatı bilmedim, hakikate girmedim,
Pir buyruğunu tutmadım, özürü çoktur Hoca Ahmed
Ahir zaman olmuştur, sultan zâlim olmuştur,
Haram, şüphe dolmuştur, şaşkın olur Hoca Ahmed
Pişman olmuş âsi kulum, aşk yolunda bülbülüm,
Arslan Baba'ya köleyim, kölen olur Hoca Ahmed
Kul Hoca Ahmed ibadet eyle, ağlamağı âdet eyle
Belâ gelse tahammül eyle, Hakk'tan olur Hoca Ahmed.

HİKMET-30
Gönlüm kuşu uçar her zaman kanat çırpıp
İki gözüm pişmanlıkta kanlar döküp
Bedeni öldürüp riyazette dizini çöküp
Ya Allah'ım affeyle günahımı
Cahillikte işlediğim işim hepsi hata
Kusurlardan tevbe eylemedim yakamı tutarak
Gerdanıma tavuk gibi koyup fota
Ya Allah'ım affeyle günahımı
Dünyayı sevip din derdini attım
Günah yükünü ey dostlar çıkardım
Dergahına kötülükler getirdim
Ya Allah'ım affeyle günahımı
Kötü dünyaya gönül bağlayıp ergin oldum
Eğlence ile vah yaz

__________________
Gender_Bay Çevirimiçi durumu   

Yazar Mesaj   #22118  22-10-2010 23:39 GMT+2 saat  

Can


Admin


Tecrübe Puanı.: 100%
Ruh Hali: Neutral
Mesaj 5381
Şehir: Huzuristan
Ülke:
Meslek: Webmaster
Yaş: 33
Facebook'ta Paylaş
Paylaşım için teşekkürler..

__________________

FORUMUMUZ VE LİNKLERİMİZ HERKESE AÇIK! BİZE DESTEK VERENLERE TEŞEKKÜRLER!
HER TÜRLÜ KONUDA İLETİŞİME GEÇEBİLİRSİNİZ!
FACEBOOK http://www.facebook.com/huseyincancalisan

LimeWire Çalışan Sorunsuz Sürüm Burada!
İnternet Download Manager 5.19 Full Crack % 100 Çalışıyor Denendi
TIKLA İNDİR!!
Kullanıcın Sayfasını Ziyaret Et Gender_Bay Çevirimiçi durumu