Yazar | Mesaj #22114 22-10-2010 19:59 GMT+2 saat | |||||||
moonlightAdmin
|
Facebook'ta Paylaş
Tweet
HOCA AHMED YESEVİ
DİVAN-I HİKMET [ TÜRKİYE TÜRKÇESİNDE TERCÜMESİ ] [ 1-144.Hikmetler] HİKMET-1 Bismillah deyip beyan ederek hikmet söyleyip Talep edenlere inci, cevher saçtım ben işte. Riyazeti sıkı çekip, kanlar yutup "İkinci defter" sözlerini açtım ben işte. Sözü söyledim, her kim olsa cemale talip Canı cana bağlayıp, damarı ekleyip, Garip, yetim, fakirlerin gönlünû okşayıp Gönlü kırık olmayan kişilerden kaçtım ben işte. Nerde görsen gönlü kırık, merhem ol Öyle mazlum yolda kalsa, yoldaşı ol Mahşer günü dergahına yakın ol Ben-benlik güden kişilerden kaçtım ben işte. Garip, fakir, yetimleri Rasul sordu O gece Mirac'a çıkıp Hakk cemalini gördü Geri gelip indiğinde fakirlerin halini sordu Gariplerin izini arayıp indim ben işte. Ümmet olsan, gariplere uyar ol Ayet ve hadisi her kim dese, duyar ol Rızk, nasip her ne verse, tok gözlü ol Tok gözlü olup şevk şarabını içtim ben işte. Medine’ye Rasul varıp oldu garip Gariplikte sıkıntı çekip oldu sevgili Cefa çekip Yaradan'a oldu yakın Garip olup menzillerden geçtim ben işte. Akıllı isen, gariplerin gönlünü avla Mustafa gibi ili gezip yetim ara Dünyaya tapan soysuzlardan yüzünü çevir Yüz çevirerek derya olup taştım ben işte. Aşk kapısını Mevlâm açınca bana değdi Toprak eyleyip "Hazır ol!" deyip boynumu eğdi Yağmur gibi melâmetin oku değdi Ok saplanıp yürek, bağrımı deştim ben işte. Gönlüm katı, dilim acı, özüm zalim Kur'an okuyup amel kılmıyor sahte alim Garip canımı harcayayım, yoktur malım; Haktan korkup ateşe düşmeden piştim ben işte. Altmış üçe yaşım ulaştı, geçtim gafil; Hakk emrini sıkı tutmadım, kendim cahil; Oruç, namaz kazaya bırakıp oldum ergin; Kötüyü izleyip iyilerden geçtim ben işte. Vah ne yazık, sevgi kadehini içmeden, Çoluk-çocuk, ev-barktan tam geçmeden Suç ve isyan düğümünü burada çözmeden Şeytan galip, can verirken de şaştım ben işte. İmanıma çengel vurup kıldı gamlı, Mürşid-i kamil Hazır ol!" deyip saçtı koku Lânetli şeytan benden kaçıp korkusuz gitti kirli Allah'a hamd olsun, iman nuru açtım ben işte. Mürşid-i kamil hizmetinde gidip yürüdüm; Hizmet kılıp göz yummadan hazır durdum; Yardım etti, Şeytanı kovalayıp sürdüm; Ondan sonra kanat çırpıp uçtum ben işte. Garip, fakir, yetimleri sevindiresin; Parçalayıp aziz canını eyle kurban; Yiyecek bulsan, canın ile misafir Hak'tan işitip bu sözleri dedim ben işte. Garip, fakir, yetimleri her kim sorar, Râzı olur o kulundan Allah. Ey habersiz, sen bir sebep, kendisi saklar; Hak Mustafa öğüdünü işitip dedim ben işte. Yedi yaşta Arslan Baba ya verdim selâm; "Hak Mustafa emanetini eyleyin armağan" İşte o zamanda bin bir zikrini eyledim tamam Nefsim ölüp lâ-mekâna yükseldim ben işte. Hurma verip, başımı okşayıp nazar eyledi Bir fırsatta âhirete doğru sefer eyledi "Elveda" deyip bu âlemden göç eyledi Medreseye varıp, kaynayıp coşup taştım ben işte. Sünnet imiş, kâfir de olsa, verme zarar Gönlü katı, gönül inciticiden Allah şikayetçi ; Allah şahit, öyle kula "Siccin" hazır Bilgelerden işitip bu sözü söyledim ben işte. Sünnetlerini sıkı tutup ümmet oldum: Yer altına yalnız girip nura doldum; Hakk'a tapanlar makamına mahrem oldum, Bâtın mızrağı ile nefsi deştim ben işte. Nefsim beni yoldan çıkarıp hakir eyledi Çırpındırıp halka ağlamaklı eyledi Zikir söyletmeyip şeytan ile dost eyledi; Hazırsın deyip nefis başını deldim ben işte. Kul Hoca Ahmed, gaflet ile ömrün geçti; Vah ne hasret, gözden, dizden kuvvet gitti; Vah ne yazık, pişmanlığın vakti yetişti; Amel kılmadan kervan olup göçtüm ben işte. HİKMET-2 Ey dostlar, kulak verin söylediğime, Ne sebepten altmış üçte girdim yere? Mirâc sırasında Hakk Mustafa ruhumu gördü, O sebepten altmış üçte girdim yere. Hakk Mustafa Cebrâil'den eyledi sual "Bu nasıl ruh, bedene girmeden buldu kemal?" Gözü yaşlı, halkın başçısı, bedeni hilal; O sebepten altmış üçte girdim yere. Cebrail dedi: "Ümmet işi size tam hak Göğe çıkıp meleklerden alır ders Feryadına feryat eder yedi kat gök... " O sebepten altmış üçte girdim yere Önce "Elestû birabbikum?" dedi bil Hakk "Galu bela" dedi ruhum, aldı ders Hakk Mustafa oğul" dedi bilin mutlak O sebepten altmış üçte girdim yere "Evladım" deyip Hakk Mustafa eyledi kelam Ondan sonra bütün ruhlar eyledi selâm Rahmet denizi dolup taş, diye yetişti haber O sebepten altmış üçte girdim yere. Rahim içinde belirdim, ses geldi; "Zikir söyle!" dedi, organlarım titreyiverdi Ruhum girdi, kemiklerim Allah" dedi; O sebepten altmış üçte girdim yere. Dört yüz yıldan sonra çıkıp ümmet olacak Nice yıllar dolaşıp halka yol gösterecek On dört bin alimler hizmet eyleyecek O sebepten altmış üçte girdim yere. Dokuz ay ve dokuz günde yere düştüm; Dokuz saat duramadım, göğe uçtum; Arş ve Kürsü derecesini varıp kucakladım; O sebepten altmış üçte girdim yere. "İnna fetehna... "yı okuyup anlam sordum; Işık saldı, kendimden geçip cemal gördüm; Hocam vurup "Sus'" dedi, bakıp durdum; Yaşımı saçıp, çâresiz olup durdum ben işte. "Ey cahil, gerçek bu!" diye söyledi, bildim; Ondan sonra çöller gezip Hakk'ı sordum; Nasip etti, şeytanı tutup bindim; Kararlı olup, belini basıp ezdim ben işte. Zikrini tamam eyleyip döndüm divaneye; Hak’tan başka bir şey demeyip bilmeyene Mumunu arayıp çırak girdim pervaneye; Kor ateş olup, kavrulup yanıp söndüm ben işte. Nam ve nişan hiç kalmadı, "Lâ... -La..." oldum; Allah zikrini diye diye "...illâ..." oldum; Halis olup, muhlis olup "...lillah" oldum; "Fena-fillah" makamına geçtim ben işte. Arş üstünde namaz kılıp dizimi büktüm; Dileğimi deyip, Hakkâ bakıp yaşımı döktüm; Yalancı âşık, sahte sufi gördüm, kötüledim O sebepten altmış üçte girdim yere. Candan geçmeden "Hû Hû" demenin hepsi yalan; Bu arsızdan sormayın sual, yolda kalan; Hakk'ı bulanın özü gizli, sözü gizli O sebepten altmış üçte girdim yere. Bir yaşımda ruhlar bana pay verdi; İki yaşta peygamberler gelip gördü; Üç yaşımda Kırklar gelip halimi sordu; O sebepten altmış üçte girdim yere. Dört yaşımda Hak Mustafa verdi hurma. Yol gösterdim, yola girdi, nice günahkar Nereye varsam Hızır Babam bana yoldaş O sebepten altmış üçte girdim yere. Beş yaşımda belimi bağlayıp ibadet eyledim Nafile oruç tutup âdet eyledim Gece gündüz zikrini deyip rahat eyledim O sebepten altmış üçte girdim yere. Altı yaşta durmadan kaçtım insanlardan Göğe çıkıp ders öğrendim meleklerden; İlgimi kesip bütün tanıdık bağlardan; O sebepten altmış üçte girdim yere. Yedi yaşta Arslan Babam arayıp buldu; Her sırrı görüp perde ile sarıp kapadı Allah'a hamd olsun, gördüm" dedi, izimi öptü; O sebepten altmış üçte girdim yere. Azrail gelip Arslan Babamın canını aldı; Huriler gelip ipek kumaştan kefen eyledi Yetmiş bin melekler toplanıp geldi; O sebepten altmış üçte girdim yere. Namazını kılıp yerden kaldırdılar Bir anda cennet içine ulaştırdılar, Ruhunu alıp "İlliyyin" cennetine girdirdiler O sebepten altmış üçte girdim yere. Allah, Allah yer altında vatan eyledi Münker-Nekir "Men rabbük?" deyip soru sordu; Arslan Babam İslâm'ından beyan eyledi O sebepten altmış üçte girdim yere. Akıllı isen, erenlere hizmet eyle Emr-i mâruf kılanları aziz eyle Nehy-i münker kılanları hürmetli eyle O sebepten altmış üçte girdim yere. Sekizimde sekiz yandan yol açıldı; "Hikmet söyle!" diye, başlarıma nur saçıldı; Allah'a hamd olsun, Pir-i kamil mey içirdi; O sebepten altmış üçte girdim yere. Pir-i kamil Hak Mustafa, şüphesiz bilin; Nereye varsan, vasfını söyleyip saygı gösterin Salât-selâm deyip Mustafa ya ümmet olun; O sebepten altmış üçte girdim yere. Dokuzumda dolanmadım doğru yola; Teberrük deyip alıp yürüdü elden ele; Sevinmedim bu sözlere kaçtım çöle; O sebepten altmış üçte girdim yere. On yaşında delikanlı oldun Kul Hoca Ahmet; Hocalığa bina koyup, eylemeden ibadet; Hocayım, deyip yolda kalsan, vay ne hasret O sebepten altmış üçte girdim yere. HİKMET-3 Her sabah vakti ses geldi kulağıma Zikir söyle!" dedi, zikrini söyleyip yürüdüm ben işte. Aşıksızları gördüm ise, yolda kaldı; O sebepten aşk dükkanını kurdum ben işte. On birimde rahmet deryası dolup taştı; "Allah!" dedim, şeytan benden uzak kaçtı; Hay u heves, ben-bencillik durmayıp göçtü; On ikide bu sırları gördüm ben işte. On üçümde nefsani arzuları ele aldım Nefis başına yüz bin bela sarıp saldım; Kibirlenmeyi ayak altında basıp aldım; On dördümde toprak gibi oldum ben işte. On beşimde huri ve gılman karşı geldi; Başını eğip, el bağlayıp saygı gösterdi Firdevs adlı cennetinden haberci geldi; Cemali için hepsini terk ettim ben işte. On altımda bütün ruhlar pay verdi; "Hay hay size mübarek olsun"deyip Adem geldi; "Evladım!" deyip, boynuma sarılıp gönlümü aldı; On yedimde Türkistan da durdum ben işte. On sekizde Kırklar ile şarap içtim; Zikrini söyleyip, hazır durup göğsümü deştim; Nasip kıldı, cennet gezip huriler kucakladım; Hak Mustafa cemallerini gördüm ben işte. On dokuzda yetmiş makam açığa çıkarıldı Zikrini söyleyip, iç ve dışım temizlendi; Nereye varsam, Hızır Babam hazır oldu; Gavslar gavsı mey içirdi, doydum ben işte. Yaşım yetti yirmiye, geçtim makam Allah'a hamd olsun, pir hizmetini eyledim tamam Dünyadaki kurt ve kuşlar eyledi selâm O sebepten Hakk'a yakın oldum ben işte. Mümin değil, hikmet işitip ağlamıyor; Erenlerin söylediği sözü dinlemiyor Ayet hâdis, Kur'ân'ı anlamıyor Bu rivayeti Arş üstünde gördüm ben işte. Rivayeti görüp Hak’la söyleştim ben; Yüz bin türlü meleklere yüzleştim ben; O sebepten Hakk'ı söyleyip izleştim ben Can ve gönlümü O'na feda kıldım ben işte. Kul Hoca Ahmed yaşın ulaştı yirmi bire Neyleyeceksin, günahların dağdan ağır; Kıyamet günü gazap eylese, Rabbim Kadir; Ey dostlar, nasıl cevap söyleyim ben işte. HİKMET-4 Hoş gâipten kulağıma ilham geldi; O sebepten Hakk'a sığınıp geldim ben işte. Bütün ulular toplanıp gelip armağan verdi; O sebepten Hakk'a sığınıp geldim ben işte. Ben yirmi iki yaşta fâni oldum; Merhem olup gerçek dertliye deva oldum; Sahte âşık-gerçek aşığa tanık oldum; O sebepten Hakk'a sığınıp geldim ben işte. Ey dostlar, yaşım yetti yirmi üçe Yalan dava, ibadetlerim tamamı boş Kıyamet günü neyleyim çıplak, şaşı O sebepten Hakk'a sığınıp geldim ben işte. Ben yirmi dörde girdim, Hak’tan uzak Ahirete varır olsam, hani hazırlık Öldüğümde toplanıp vurun yüz bin sopa O sebepten Hakk’a sığınıp geldim ben işte. Cenazemin arkasından taşlar atın; Ayağımdan tutup sürüyerek kabre götürün "Hakk'a kulluk kılmadın"deyip çekiştirip tepin O sebepten Hakk'a sığınıp geldim ben işte. Günah ile yaşım yetti yirmi beşe Sübhan Rabbim, zikir öğretip göğsümü deş; Göğsümdeki düğümleri sen kendin çöz; O sebepten Hakk'a sığınıp geldim ben işte. Ben yirmi altı yaşta sevda eyledim Mansur gibi cemal için kavga eyledim Pirsiz yürüyüp dert ve sıkıntı peyda eyledim O sebepten Hakk'a sığınıp geldim ben işte. Ben yirmi yedi yaşta Piri buldum; Her ne gördüm perde ile sırrı örttüm Eşiğine yaslanarak izini öptüm; O sebepten Hakk'a sığınıp geldim ben işte. Ben yirmi sekiz yaşta âşık oldum Gece yatmayıp, mihnet çekip sâdık oldum; Ondan sonra dergâhına lâyık oldum; O sebepten Hakk'a sığınıp geldim ben işte. Yirmi dokuz yaşa girdim, halim harap Aşk yolunda olamadım misali toprak Halim harap bağrım kebap, gözüm dolu yaş O sebepten Hakk'a sığınıp geldim ben işte. Otuz yaşta odun eyleyip yandırdılar Bütün ulular toplanıp dünyayı bıraktırdılar Vurup, çekiştirip dünya derdini bıraktırdılar O sebepten Hakk'a sığınıp geldim ben işte. Kul Hoca Ahmet dünyayı bıraksan, işin biter Göğsündeki çıkan âhın Arş'a yeter; Can verirken Hakk Mustafa elini tutar O sebepten Hakk’a sığınıp geldim ben işte. HİKMET-5 Birdenbire durduğum yerde bütün ulular Hakk aşkını gönlüm içine saldı dostlar Hızır Babam hazır olup lütfederek Yardım edip, elim tutup aldı dostlar Otuz birde Hızır Babam mey içirdi; Vücudumdan şeytanı temiz kaçırdı; Sevdalandım, günahlarımı Hakk affetti Ondan sonra Hakk yoluna saldı dostlar. Otuz iki yaşta ulaştı Hakk’tan ferman: Kulluğa kabul eyledim, olma mahzun Can verirken vereyim sana iman nuru" Garip canım mutlu olup güldü dostlar. Hâlıkımdan haber erişti, şükreden oldum; Her kim çekiştirdi, belki tepdi, sabreden oldum; Bu âlemde hiç uyumayıp hazır oldum; Hayuheves, ben-bencillik gitti dostlar. Otuz üçte saki olup mey paylaştırdım Şarap kadehini ele alıp doyasıya içtim; Ordu hazırlayıp şeytan ile ben vuruştum Allah'a hamd olsun, iki nefsim öldü dostlar. Otuz dörtte âlim olup bilge oldum; Hikmet söyle!" dedi Rabbim, söyler oldum; Kırklar ile şarap içtim, yoldaş oldum; İç ve dışım Hakk nuruna doldu dostlar. Otuz beşte mescide girip devran sürdüm İsteklilere aşk dükkanını dopdolu kurdum; Eğri yola her kim girdi, çekiştirdim, vurdum; Aşıklara Hakk'tan müjde ulaştı dostlar. Otuz altı yaşta oldum kemal sahibi Hakk Mustafa gösterdiler bana cemal; O sebepten gönlüm yaşlı, bedenim bükük Aşk hançeri yürek-bağrımı deldi dostlar. Otuz yedi yaşa girdim, uyanmadım; İnsaf kılıp Allah'â doğru yola koyulmadım Seher vakti ağlayarak inlemedim; Tevbe ettim, Rabbim kabul eyledi dostlar. Otuz sekiz yaşa girdim, ömrüm geçti; Ağlamayım mı, öleceğim vaktim yakınlaştı; Ecel gelip kadehini bana tuttu; Bilmeden kaldım, ömrüm sonu oldu dostlar. Otuz dokuz yaşa girdim, kıldım hasret; Vah ne yazık, geçti ömrüm, hani ibadet İbadet edenler Hakk karşısında hoş mutlulukta Kızıl yüzüm ibadet eylemeyip soldu dostlar. Saç sakalım hep ağardı, gönlüm kara Mahşer günü rahmet etmesen, halim perişan Sana açıktır, amelsizim, çoktur günah; Bütün melekler günahlarımı bildi dostlar. Pir-i kamil içkisinden damla tattım; Yol bulayım deyip başım ile geceleri dondum Allah'a hamd olsun, lutf eyledi, nura battım; Gönül kuşu Lâmekan'a ulaştı dostlar. Kıyametin şiddetinden aklım şaşkın Gönlüm korkmuş, canım yorgun, evim yıkık Sırat adlı köprüsünden gönlüm paramparça Aklım gidip, deli olup kaldım dostlar. Kul Hoca Ahmed, kırka girdin nefsini kır; Burada ağlayıp âhirette ol tertemiz İman postu şeriattır, aslı tarikat Tarikata giren Hakk'tan pay aldı dostlar. HİKMET-6 Yâ İlahım, hamdın ile hikmet söyledim; Zâtı ulu Rabbim, sığınıp geldim sana. Tövbe kılıp günahımdan korkup döndüm; Zâtı ulu Rabbim, sığınıp geldim sana. Kırk birimde ihlas eyledim, yol bulayım deyip Erenlerden gördüğüm her sırrı ben örteyim deyip Pir-i kamil izini alıp ben öpeyim deyip Zâtı ulu Rabbim, sığınıp geldim sana. Kırk ikimde istekli olup yola girdim; İhlas eyleyip yalnız Hakk'a gönül verdim; Arş, Kürsü, Levh'ten geçip Kalem'i gezdim; Zâtı ulu Rabbim, sığınıp geldim sana. Kırk üçümde Hakk'ı arayıp feryat eyledim Gözyaşımı akıtarak pınar eyledim Kırlarda gezip kendimi divane eyledim; Zâtı ulu Rabbim, sığınıp geldim sana. Kırk dördümde muhabbetin pazarında, Yakamı tutup, ağlayıp yürüdüm gül bahçesinde Mansur gibi başımı verip aşk dârağacında; Zâtı ulu Rabbim, sığınıp geldim sana. Kırk beşimde Senden hâcet dileyip geldim; Tevbe eyledim her iş yaptım hata eyledim Yâ İlâhım, rahmetini ulu bildim; Zâtı ulu Rabbim, sığınıp geldim sana. Kırk altımda zevk ve şevkim dolup taştı; Rahmetinden damla damladı, Şeytan kaçtı Hakk'tan ilham arkadaş olup, kapısını açtı; Zâtı ulu Rabbim, sığınıp geldim sana. Kırk yedimde yedi yönden ilham ulaştı Sâki olup şarap kadehini Rabbim tuttu Şeytan gelip nefis ve hevayı kendisi yuttu Zâtı ulu Rabbim, sığınıp geldim sana. Kırk sekizde aziz candan,şikayetçi oldum; Günah derdi sakat kıldı hasta oldum O sebepten Hakk'tan korkup uyumaz oldum Zâtı ulu Rabbim, sığınıp geldim sana. Kırk dokuzda aşkın düştü, tutuşup yandım Mansur gibi eş ve dosttan kaçıp kayboldum Türlü türlü cefa değdi, boyun eğdim Zâtı ulu Rabbim, sığınıp geldim sana. Elli yaşta "Erim"dedim, amelim zayıf; Kan dökmedim gözlerimden, bağrımı ezip; Nefsim için yürür idim, it gibi gezip; Zâtı ulu Rabbim, sığınıp geldim sana. Kul Hoca Ahmet, er olmasan, ölmek iyi; Kızıl yüzünün kara yerde solması iyi; Toprak gibi yer altında olman iyi; Zâtı ulu Rabbim, sığınıp geldim sana. HİKMET-7 "Kul Hüvallâh, sübhânallâh"ı vird eylesem Bir ve Var'ım cemalini görür müyüm? Baştan ayağa hasretinde feryat eylesem, Bir ve Var'ım, cemalini görür müyüm ? Elli birde çöller gezip otlar yedim; Dağlara çıkıp, tâat kılıp gözümü oydum; Cemalini göremedim, candan doydum; Bir ve Var'ım, cemalini görür müyüm ? Elli iki yaşta geçtim ev-barktan; Ev-barkım ne görüne belki candan; Baştan geçtim, candan geçtim, hem imandan; Bir ve Var'ım, cemalini görür müyüm ? Elli üçte vahdet şarabından nasip eyledi; Yoldan azan günahkar idim, yola saldı; "Allah" dedim, "Lebbeyk!" diyerek elimi aldı Bir ve Var'ım, cemalini görür müyüm ? Elli dörtte bedenlerimi ağlar eyledim Mârifetin meydanında dolandım İsmâil gibi aziz canımı kurban eyledim Bir ve Var'ım, cemalini görür müyüm? Elli beşte cemal için dilenci oldum Kavruldum, yandım, gül gibi ta ki yok oldum Allah'â hamdolsun cemal arayıp eda oldum Bir ve Var'ım, cemalini görür müyüm? Elli altı yaşa ulaştı dertli başım Tevbe eyledim, akar mı ki gözden yaşım; Erenlerden nasip almadan taş gönülüm Bir ve Var'ım, cemalini görür müyüm? Elli yedi yaşta ömrüm yel gibi geçti Ey dostlar, amelsizim, başım kurudu Allah â hamd olsun, pir-i kamil elimi tuttu Bir ve Var'ım, cemalini görür müyüm? Elli sekiz yaşa girdim, ben habersiz Kahhar Malik'im nefsimi eyle zir ü zeber Himmet versen, kötü nefsime vursam teber Bir ve Var'ım, cemalini görür müyüm? Elli dokuz yaşa ulaştım, feryad ve figan Can verirken cananımı akla, getirmedim Ne yüz ile sana söyleyeyim, eyle azâd; Bir ve Var'ım, cemalini görür müyüm? Gözümü yumup tâ açınca erişti altmış Bel bağlayıp ben eylemedim bir iyi iş; Gece gündüz gamsız yürüdüm ben, yaz ve kış; Bir ve Var'ım, cemalini görür müyüm? Altmış birde pişmanım günahımdan Ey dostlar, çok korkuyorum İlah'ımdan; Candan geçip kurtuluş dileyim Allah'ımdan Bir ve Var'ım, cemalini görür müyüm? Altmış iki yaşta Allah ışık saldı; Baştan ayağa gafletlerim yok eyledi Canım, gönlüm, aklım, şuurum "Allah!" dedi Bir ve Var'ım, cemalini görür müyüm? Altmış üçte çağrı geldi; "Kul yere gir!.." Hem canınım, cananınım, canını ver ‘Hu’ kılıcını ele alıp nefsini kır Bir ve Var'ım, cemalini görür müyüm ? Kul Hoca Ahmed, nefsi teptim, nefsi teptim; Ondan sonra cananımı arayıp buldum; Ölmeden önce can vermenin derdini çektim Bir ve Var'ım, cemalini görür müyüm ? HİKMET-8 Sabah erken pazartesi günü yere girdim Mustafa ya matem tutup girdim ben işte Altmış üçte sünnet dedi işitip bildim Mustafa'ya matem tutup girdim ben işte Yer üstünde dostlarım matem tuttu Bütün alem "Sultanım"deyip nara çekti Hakk'ı bulan gerçek sufiler kanlar yuttu Mustafa'ya matem tutup girdim ben işte “Elveda” deyip yer altına adım koydum Aydın dünyayı haram kılıp Hakk’ı sevdim Zikrini söyleyip yalnız olup yalnız yandım Mustafa'ya matem tutup girdim ben işte "Taha" okuyup akşam ve geceler kaim oldum Gece namaz gündüzleri oruçlu oldum Bu hal ile yer altında daim oldum Mustafa'ya matem tutup girdim ben işte Altmış gece altmış gündüz bir kez yemek Tan atana kadar namaz kılıp bir kez selam Altmış üçte oldu ömrüm sonunda tamam Mustafa'ya matem tutup girdim ben işte Hakk Mustafa ruhu gelip oldu imam Bütün varlık yer altında oldu köle Çok ağladım Hakk Mustafa verdi müjde Mustafa'ya matem tutup girdim ben işte Mirac gecesi "Gözümün nuru evlad... "dedi Elimi tutup "Ümmetimsin ümmet" dedi "Sünnetimi sıkı tutasın gönül daşım"dedi Mustafa'ya matem tutup girdim ben işte "Kıyamette yol kaybedersen yola salayım ‘Muhammed’ deyip susamış olsan elini tutayım Evladım deyip elini tutup cennete girdireyim..." Mustafa'ya matem tutup girdim ben işte Ey dostlar bu sözü işitip şevkim arttı "Ümmet" dedi, iç ve dışım nura battı Nurunu salıp cemalini Hakk gösterdi Mustafa'ya matem tutup girdim ben işte Cemalini görüp ruhum uçup arşa kondu Musa gibi varlığım tutuştu yandı Mecnun gibi eş ve dosttan kaçıp saklandı Mustafa'ya matem tutup girdim ben işte Yer altında eziyet çektim çok zorluk Döşek yastık taştan yapıp çektim sıkıntı Ey dostlar bu dünyada yok dinlenmek Mustafa'ya matem tutup girdim ben işte Ta zorluk çekmedikçe vuslatı nerede?.. Hizmet kılmadan hal derdi olmaz peyda Can ve gönlünü kılmadıkça Hakk'a tutkulu Mustafa'ya matem tutup girdim ben işte Yer altına girdim ise kendimden geçtim Gözümü açınca Mustafa'yı hazır gördüm İsyan ve cefa eden ümmetlerin halini sordum Mustafa'ya matem tutup girdim ben işte "Ey evlad benden sorsan hani ümmet," "Ümmet" dedi göğsüm dolarak hasret yarası "Ümmet için çok çekiyorum Hak'dan külfet" Mustafa'ya matem tutup girdim ben işte Ümmetlerimin günahlarını her Cum'â affet Alıp geleyim ya Muhammed sen bunu ayır Ta ki ağlayıp secde eyleyim Tanrı ya affet Mustafa'ya matem tutup girdim ben işte Her Cuma affet ümmetlerin günahını Alıp geleyim ya Muhammed gör bunu Ümmetlerin neler kılar Ahmed senin Mustafa'ya matem tutup girdim ben işte Ben melekten utanç duyarım ey ümmetim Yaratan'dan korkmaz mısın düşük himmetim Gece yatmadan ibadet etsen hoş devletim Mustafa'ya matem tutup girdim ben işte Yer altına girdim dostlar iradesiz "Amin" deyiniz âl, ashab ve çehar-yar Ümmetlerin suçunu bağışla Allah'ım Mustafa'ya matem tutup girdim ben işte Kul Hoca Ahmet ben ikinci defteri söyledim İki alem eğlencelerini meye sattım Ölmeden önce can acısının zehrini tattım Mustafa'ya matem tutup girdim ben işte HİKMET-9 Ey dostlar hasb-i halimi söyleyeyim Ne sebepten Hakk'tan korkup kabre girdim Gerçek dertliye bu sözümü bildireyim O sebepten Hakk'tan korkup kabre girdim Kabir içinde gece-gündüz ibadet eyledim Nafile namaz kılıp adet eyledim Her ne cefa gelse ona dayandım O sebepten Hakk'tan korkup kabre girdim Kabir içinde Mustafa'yı hazır gördüm Selam verip edep ile şaşırıp kaldım Asi-cafi ümmetlerinin halini sordum O sebepten Hakk'tan korkup kabre girdim Kabre girmek Rasulullah sünnetleri İbadet eylemek Hakk Rasulû'nün adetleri Gariplere rahmet eylemek şefkatleri O sebepten Hakk'tan korkup kabre girdim Ümmet olsan gece-gündüz dinmeden ağla Bağrın pişip ciğerini deşip yürek dağla Ecel gelse mertler gibi belini bağla O sebepten Hakk'tan korkup kabre girdim Bir gün senin ömrünün yaprağı sararınca Ecel gelmeden tevbe eyle ey cahil Meğer sana rahmet eyleye Azim Yezdan O sebepten Hakk'tan korkup kabre girdim Gerçek dertlinin işidir söz ve icraat Gözyaşıdır Hakk karşısında niyaz armağanı Gece-gündüz dinmeden oruç, namaz kıl O sebepten Hakk'tan korkup kabre girdim Ey evlad ümmetlerin derdi örter Yanlış, noksan günahları dağdan artar Dini bırakıp dünya malını kendine çeker O sebepten Hakk'tan korkup kabre girdim Kul Hoca Ahmed tekbir deyip sohbete başla Hay u heves, ben-benliği uzağa gönder Seherlerde dört dövünüp dinmeden çalış O sebepten Hakk'tan korkup kabre girdim HİKMET-10 Hakk Teala fazlı ile ferman eyledi İşitip okuyup yere girdi Kul Hoca Ahmet Altmış üç yaşta sünnetlerini sıkı tutup İşitip okuyup yere girdi Kul Hoca Ahmet Yer üstünde ölmeden önce diri öldüm Altmış üç yaşta sünnet dedi işitip bildim Yer altında canım ile kulluk eyledim İşitip okuyup yere girdi Kul Hoca Ahmet Erenlerden feyiz ve fetih alamadım Yüz yirmi beş yaşa girdim bilemedim Hakk Teala'ya ibadetlerini kılamadım İşitip okuyup yere girdi Kul Hoca Ahmet Olur muyum Muhammed'in has ümmeti Ümmet dese asilerin hoş devleti Baldan tatlıdır bana bu mihneti İşitip okuyup yere girdi Kul Hoca Ahmet Bizler için canlar çekti o Muhammed Ümmet olsan gam yemezsin sahte ümmet Gece gündüz elde ettikleri yeme-içme ve işret İşitip okuyup yere girdi Kul Hoca Ahmed Elli yaşta ses geldi ölmek kolay Şartı odur sende olsan iman nuru Sabahla gitsen cemaline eyler konuk İşitip okuyup yere girdi Kul Hoca Ahmed Ey müminler bu dünyanın sonu yok Doğru bilirsen asla bunun yalanı yok Kim bilmese vallahi onun imanı yok İşitip okuyup yere girdi Kul Hoca Ahmed Aslım toprak, neslim toprak, her şeyden aciz Basıp geçsen kirli cismin kılacağı ar Kim ar etse şeytan kavmi havası var İşitip okuyup yere girdi Kul Hoca Ahmed Gerçek zahire Allah kendi eyledi rahmet Sabahla varsa cennet içinde verir hilat Mahşer günü cemal görüp sorunca devlet İşitip okuyup yere girdi Kul Hoca Ahmed Kul olsan sıkıntı çek gafil insan Akıllı isen ganimettir sana şu dem Emanettir aziz canın yürüme gamsız İşitip okuyup yere girdi Kul Hoca Ahmed Altmış üç yaşta sünnet oldu yere girmek Resul için iki alem berbat edivermek Aşıkların sünnetidir diri ölmek İşitip okuyup yere girdi Kul Hoca Ahmed Ümmet olsan işitip canını vermez misin? Mustafa'ya canını kurban eylemez misin? Can ne olacak, imanını vermez misin? İşitip okuyup yere girdi Kul Hoca Ahmed Kul Hoca Ahmed altmış üç yaşta gaib oldu Edebi koruyup Mustafa'ya naib oldu Sultan oldu, sıkıntı çekip tayyib oldu İşitip okuyup yere girdi Kul Hoca Ahmed HİKMET-11 Ey dostlar temiz aşkını ele aldım Bu dünyayı düşman tutup yürüdüm ben işte Yakam tutup hazretine sığınıp geldim Aşk kapısında Mansur gibi oldum ben işte Aşk yolunda aşık olup Mansur geçti Belini bağlayıp Hakk işini sıkı tuttu Melametler ihanetler çok işitti Ey müminler hem Mansur oldum ben işte Aşık Mansur "Enel Hakk' ı dile getirdi Cebrail gelerek "Enel Hakk"ı beraber söyledi Cebrail gelerek başın ver deyip yola saldı Darağacına asılıp cemalini gördüm ben işte Mansur gelince darağacı eğilip kendi aldı Batın gözü açık olanlar hayran kaldı Işık salıp Allah kendisi nazar eyledi Ey sevgili deyip cemalini gördüm ben işte Nida geldi o darağacına çok boğma" diye "Sıkı dur her yan bakıp sen ağma"diye Taşa dedi "Emrimi tutup sen değmeyesin" Levh-i Mahfuz tahtasında gördüm ben işte Üç yüz molla yığılıp yazdı çok rivayet Şeriatdır ben de yazayım bir rivayet Tarikat da hakikat da haktır himaye etmek Başımı verip Hakk sırrını bildim ben işte "Enel Hakk'ın manasını bilmez cahil Bilge gerek bu yollarda mertlerin denizi Akıllı kullar Hakk yadını dedi sevgili Candan geçip Sevgiliyi sevdim ben işte İma eyledim bilge olsa ibret alsın Zahir ilminden yazıp söyledim işaret kalsın İnci gevher sözlerimi gönlüne koysun Halden deyip aşıklara verdim ben işte Sahipsiz Mansur hor görülmekle oldu tam Bir söz ile dostlardan oldu ayrı Kalp halini hiç kimse bilmez Tanrım tanık Kanlar yutup ben hem tanık oldum ben işte Şeyh Mansur'un "Enel Hakk"ı yersiz değil Yolu bulan bize benzer günahkar değil Her soysuzlar bu sözlerden haberli değil Haberli olup Hakk kokusu aldım ben işte Bir gece seherde garip Mansur çok ağladı Işık salıp Allah kendisi rahmeyledi Ondan sonra kırklar bakarak şarap verdi Bilgelere bu sözleri dedim ben işte Cahillere essiz sözüm hayfı hikmet İnsanım deyip belini bağlar hani himmet Dünya için birbirine eylemez şefkat Zalimlere esir olup öldüm ben işte Zalimlerde had ne ola bizde günah Dervişlerin huyu kötü, geçmez dua O sebepten sultan kılar bize cefa Ayet hadis anlamından söyledim ben işte Zalim eğer cefa eylese Allah de Elini açıp dua eyleyip boyun eğ Hakk yardımına yetmez olsa endişe eyle Hakk'dan işitip bu sözleri söyledim ben işte Zalim eğer zulüm eylese bana ağla Yaşını saçarak bana sığınıp belini bağla Haram şüphe terk ederek yürek dağla Zalimlere yüz bin bela verdim ben işte Zalimlerin yakınlığı nedir ben yaratan Yaradan'ı aklına getirmeden sen unutan Benden vazgeçip zalimlerin elini tutan Zalimlere kendim kıymet verdim ben işte Sana ceza Yaradan'a yalvarmadın Allah deyip geceleri kalkıp inlemedin Gerçeklerden sözler söyledim işitmedin Zalimlerin elini uzun kıldım ben Ey habersiz Hakk'â gönül yürütmedin Dünya haram ondan gönül soğutmadın Nefis den geçip Allah'a doğru yönelmedin Bu nefis için ağlamaklı ve şaşkın oldum ben işte Zalimleri şikayet etme zalim kendin Huyun riya etki etmez halka sözün Dünya malını dolu verdim doymaz gözün Harisleri "Siccin" içine saldım ben işte Kızıl dudağı hareketlenip söyledi seni Can ve kalbim ümmetlerinin gözünün aydınlığı Hakk'a kul bana ümmet olan hani Gerçek ümmetin sinesine koydum ben işte Kul Hoca Ahmed Hakk sözünü söyleyip geçti Aynel-yakin tarikatta bozlayıp geçti İlmel-yakin Şeriatı gözleyip geçti Hakkel-yakin hakikatından söyledim ben işte HİKMET-12 Allah Teala aşıklara verdi aşkını Şükreden olup tutuşup yandım ben işte İki alem gözlerime haşhaş tanesi Görünmedi yalnız Hakk'ı sevdim ben işte Candan geçip yalnız Hakk'ı cana kattım Ondan sonra derya olup dolup taştım Lamekan-ı seyrederek makam aştım Dünya ardında yüz bin talak koydum ben işte Hakk önünde en üstün akıl bile duramaz Aşk şiddeti coşsa bir an durmaz Kelebek gibi kor haline gelip kendini bilmez Bu sırları Sevgiliden duydum ben işte Tarikatın yollarının ötesi çok Temiz aşkını ele almadan yürüyüp olmaz Cemalini görse olmaz gece gündüz uyuyup Hiç uyumadan cemalini gördüm ben işte Tarikatın yolu çetin sonsuz şaştım Başım kurudu Pir-i Kamil'e kaçtım Pir eteğin tutup batın gözünü açtım Rezil olup yollar gezip yürüdüm ben işte Tarikatın yollarıdır çetin azap Bu yollarda nice aşık oldu toprak Aşk yoluna her kim girse hali harap Erenlerden yolu sorup yürüdüm ben işte Tarikatın yollarıdır sonsuz yüce Nasip kılan kuluna oldu yakın Zerresine dayanamaz yedi cehennem Ey dostlar aziz candan doydum ben işte Hakikatın anlamına yeten kişi Şaşkın tutuşup yanar içi dışı Kanlar akar gözlerinden akan yaşı Gözyaşımı armağan eyleyip vardım ben işte Şeriattır aşıkların efsanesi Arif aşık tarikatın inci tanesi Nereye gitse Sevgilisi, evdeşi Bu sırları arş üstünde gördüm ben işte Aşkın bağını gezmeden aşık olunmaz Hakirlik-ağlamaklık çekmedikçe nefsin ölmez Bir damlaya razı olmadan o inci olmaz Razı olup has cevherinden aldım ben işte Aşk ateşine yanan aşığın rengi uçar Ahirete doğru çekip alıp burada geçer Burada olan düğümlerini orada açar Rasul dünya leştir dedi bıraktım ben işte Gerçek aşıkların rengi soluk Aynaya göz atsa ondan parlak Özü hayran gönlü viran gözü yaşlı Kudretine hayran olup kaldı ben işte Allah dedi "Çok ağlasan göresin Beni Ağlayıp inlesen kulum deyip söyleyim seni Candan geçip beni isteyen aşık hani..." İlham geldi gerçek kulağa aldım ben işte Gerçek gönülde yananlara cemal armağan Yalancı aşık yola girse her şey hata Gerçek aşığın gözü yaşlı bedeni bükük Bükük olup yer altına girdim ben işte Hakikatli gerçek aşığa armağan vereyim Mahşer günü nasılsın deyip halini sorayım Şefaatçi olup şefaati kendim kılayım Rahmetinden ümit tutup geldim ben işte Kul Hoca Ahmed Hakk zikrini söyle daima Hakk'dan korkup dinmeden ağla boyuna Namaz kılıp oruç tutup her sabah akşam Böyle yapıp muradıma erdim ben işte HİKMET-13 O Kadir'im kudret ile nazar eyledi Mutlu olup yer altına girdim ben işte. Garip kulun bu dünyadan göç eyledi Mahrem olup yer altına girdim ben işte. Zikreden olup, şükreden olup Hakkı buldum; Dünya, ahiret haram eyleyip vurup teptim; Tutkun olup, rezil olup candan geçtim; Gamsız olup yer altına girdim ben işte. Kötülüğümden dağlar, taşlar çekiştirdi beni Açık dilde çekiştirip dedi armağanın hani? Aşık olsan, önce varıp Hakk'ı tanı Mahrem olup yer altına girdim ben işte. Sizi, bizi Hakk yarattı ibadet için; Ey acayip, içmek, yemek, rahat için; "Kalû bela" dedi ruhum sıkıntı için; Edhem olup yer altına girdim ben işte. Nefsim beni çok yürüttü, Hakk'â bakmadan; Gece gündüz gamsız yürüdüm, yaşı akmadan; Hay u heves, ben-benlik ateşe yakmadan; Gamla dolu olup yer altına girdim ben işte. Kulu görsem, kulu olup hizmet eylesem Toprak gibi yol üstünde yolu olsam Aşıkların yanıp uçuşan külü olsam Hem dem olup yer altına girdim ben işte. Candan geçip sıkıntı çektim, kulum dedi; Kanlar yutup "Allah" dedim, rahmet eyledi; Cehennem içinde kalmasın deyip gamımı çekti Mutlu olup yer altına girdim ben işte. Yaşım ulaştı yirmi üçe, bir gün kalmadı Vah ne yazık , Hakk'ı bulamayıp gönlüm kırık Yer üstünde sultanım deyip oldum ulu Şükreder olup yer altına girdim ben işte. Şeyhim diyerek iddia eyleyip yolda kaldım; Fes ve sarığı değersiz pula satıp geldim; Nefis ve heva azdı, yorulup kaldım Huzursuz olup yer altına girdim ben işte. Başım toprak, kendim toprak, cismim toprak; "Hakk vuslatına ererim"diye, ruhum hevesli Tutuştum yandım, olamadım aslâ tertemiz Şebnem olup yer altına girdim ben işte. Pir-i kamil nazar eyledi, şarap içtim; Şibli gibi sema vurup candan geçtim; Sarhoş olup il ve halktan çekinip kaçtım Zemzem olup yer altına girdim ben işte. Kul Hoca Ahmed, öğüt verici olsan, kendine ol; Aşık olsan, candan geçip bir kerecik öl Cahillere desen, sözünü eylemez kabul; Muhkem olup yer altına girdim ben işte. HİKMET-14 Ey dostlar cahil ile yakın olup Bağrım yanıp candan doyup öldüm ben işte Doğru söylesem eğri yola boynumu çeker Kanlar yutup gam zehrine doydum ben işte Cahil ile geçen ömrüm nar saçar Cahil olsan cehennem ondan çekinir Cahil ile cehenneme doğru kılmayın sefer Cahiller içinde yaprak gibi soldum ben işte Dua edin cahillerin yüzünü görmeyim Hakk Teala refik olsa bir dem durmayayım Hasta olsa cahillerin halini sormayayım Cahillerden yüz bin cefa gördüm ben işte Haykırsam Hakk imdadıma yetişir mi ki? Göğsümdeki paslarım gider mi ki? Bütün cahiller bu alemden gider mi ki? Cahillerden yüz bin cefa gördüm ben işte Hakk vuslatını arayıp bulmadan hayraneyim Durmadan ağlayıp gönlü harap divaneyim Halimi sorsan ben Sevgilinin talibiyim Sevgili arayıp yok olup geldim ben işte Yer altına kaçıp girdim cahillerden Elim açıp dua isteyip mert kişilerden Garip canım yüz tasadduk bilgelerden Bilge bulmayıp yer altına girdim ben işte Cahilleri benden sorma göğüsüm çıka Hakk'dan korkup yas tutsam güler kahkahayla Ağzı açık nefsi ulu misli lakka Cahillerden korkup Sana geldim ben işte Bir şey umma cahillerden kadrini bilmez Karanlık içinde yol şaşırsan yola salmaz Boyun büküp yalvarsan elini tutmaz Cahilleri şikayet ederek geldim ben işte Önce-sonra iyiler gitti kaldım yalnız Cahillerden işitmedim bir güzel söz Bilge gitti cahiller kaldı çektim üzüntü Yolu bulamayıp şaşkın olup kaldım ben işte Ayrılık yarası ezdi bağrımı hani dert ortağı Bilge toprak, cahillerin göğüsü yüksek Ayet, hadis beyan etsem beğenmez Göğsümü deşiniz dert ve gama doldum işte Dert ve halet azıp coştu var mı tabip Arz-ı halim sana söyleyim sadece Sevgili Bütün talipler pay aldı ben nasipsiz Pay isteyip iki büklüm olup geldim ben işte Evini-barkını terk eyleyip pay al Ey habersiz dünya işini geriye koy Allah sahi lütfunu görüp hayran kal Görürüm deyip yok olup geldim ben işte Ben ikinci defteri dedim size yadigar Ruhumdan medet isteyip okuyun zinhar Dua eyledim vasıl eylesin Allah Rahman Malikim arz etmeğe geldim ben işte Hikmetimden nasip alan göze sürsün İhlas ile göze sürüp cemal görsün Şartı odur riyazete boyun sunsun Canlar geçip Sevgiliyi gördüm ben işte Cemal için dilenci oldum “amin” deyiniz Ey talipler halimi görüp gamımı yeyiniz Yolda kalan Kul Ahmed’e yol veriniz Yolu arayıp dilenci olup geldim ben işte Kul Hoca Ahmed dilenci olsan Hakk'a ol Başın ile erenlere hizmet kıl İlgi bulursan halka kurup sohbet kıl Halka içinde âgâh olup durdum ben işte HİKMET-15 “Allah'ı çok zikredin" diye ayet geldi Zikrin deyip ağlayıp yürüdüm ben işte. Cemalini aşıklara vaat etti Aşık yolunda canım verip yürürdüm ben işte. Sağlam aşkı Allah sevip kulum dedi Ara yolda kalmasın deyip tasasını çekti Yalancılar cemalimi görmez dedi Aşk kapısında sağlam olup durdum ben işte. Akıllı isen kabristandan haber al Ben de şunlar gibi olmam deyip ibret al "Ölmeden önce ölünüz"e göre amel eyle Bu hadisi fikreyleyip öldüm ben işte. Haber verir "felizehu kalilen" diye Yine der "veleyebku kesiran" diye Bu ayetini anlamına göre amel eyle diye Bu dünyada hiç gülmeden yürüdüm ben işte. Amelsizler kahkahayla güler şen yürür Fermanına boynunu sunan gamla dolu yürür Gece gündüz gözleri yaş dolu yürür Gözyaşım derya eyleyip yürüdüm ben işte. Nefis den geçip sağlam aşıklar Allah dedi Seher tüm dört dövünüp gözünü oydu Rahmeyleyip Allah özü nazar eyledi Ondan sonra derya olup taştım ben işte Zalim nefsim hiç bırakmadan ateşe attı Vücudum kendi kendine tutuşup yandı Müşriklerin imanını Şeytan aldı Euzu-bismillah deyip yürüdüm ben işte. Münafıklar cehennem içinde tutuşup yanınca İman eden halis olup yanıp çıkınca İmansızlar önce sonra tutuşup yanınca Allah’ımdan iman dileyip yürüdüm ben işte. Nefsim benim heva kıldı tafta şaştım Başım alıp Pir-i Kamil tarafına kaçtım Kul Hoca Ahmed ötelerden geçip aştım Uçan kuş gibi Lâmekân'a aştım ben işte. HİKMET-16 Vah ne yazık, nasıl eyleyim gariplikte Gariplikte gurbet içinde kaldım ben işte. Horasan ve Şam ile Irak'a niyet eyleyip Garipliğin çok değerini bildim ben işte. Neler gelse, görmek gerek O Hüda'dan; Yusuf'unu ayırdılar o Ken'an'dan; Doğduğum yer o kutlu Türkistan'dan, Bağırıma taşı vurup geldim ben işte. Gurbet değdi Mustafa gibi erenlere, Otuz üç bin sahabe ve arkadaşlara, Ebu Bekir, Ömer, Osman, Murtaza'ya Gurbet değdi onlara hem, söyleyeyim ben işte. Gurbet değse, pişkin eyler çok hamları Bilge eyler, hem seçkin eyler çok sıradanları Giyer çul elbise, bulsa yer yemekleri Onun için Türkistan'a geldim ben işte. Gariplikte yüz yıl dursa, misafirdir Tahtı, bahtı, bağları zindandır Gariplikte kul oldu o Mahmud Sultan; Ey arkadaşlar, gurbet içinde yandım ben işte. Gariplikte Arslan Babam arayıp buldu; Gördüğü sırları perde ile sarıp örttü; Allah'a hamd olsun, gördüm,"dedi, izimi öptü; Bu sırları görüp hayran kaldım ben işte. Arzuluyum akrabalık ve dostluğa Ulu babamın türbesi o Ak Türbeye, Babamın ruhu saldı beni bu gurbete; Hiç bilmem, nasıl kusur eyledim ben işte. Kul Hoca Ahmed, söylediği Hakk'ın yadı İşitmeyen dostlarına kalsın öğüdü Gurbete düşüp öz şehrine döndü yine Türkistan'da mezar olup kaldım ben işte. HİKMET-17 Gönül gözünü ışıldatmadan ibadet eylese, Dergâhına makbul değil, bildim ben işte. Hakikatten bu sözleri temiz öğrenip Lâmekân'da Hakk'tan dersler aldım ben işte. Bir ve Var'ım dersler verdi perde açıp; Yer ve gökte duramadı şeytan kaçıp; Şölen eyleyip, vahdet meyinden doyası içip, Lâmekân'da Hakk'tan dersler aldım ben işte. Aşk makamı türlü makam, aklın ermez Baştan ayağa zorluk, cefa, sıkıntı gitmez; Melâmetler, ihanetler eylese, geçmez; Lâmekân'da Hakk'tan dersler aldım ben işte. Aşk belâsı başa düşse, ağlar eyler Aklını alıp, şaşkın kılıp, hayran eyler Gönül gözü açıldıktan sonra giryan eyler Lâmekân'da Hakk'tan dersler aldım ben işte. Ağlar idim seher vaktinde nida geldi "Cemalimi göstereyim."deyip vaad eyledi Aklımı alıp, şaşkın kılıp aşkını saldı Lâmekân'da Hakk'tan dersler aldım ben işte. Burada cefa çekenlere cemali taht Mahşer günü bağışlar hem taht ve baht; Yarattığında eyleyen kendisi aşığa ahd Lâmekân'da Hakk'tan dersler aldım ben işte. Çöller gezip, halktan bezip aşkını sor Kul olsan, Hakk'tan korkup ağlayıp yürü Cemalini talep eylersen, hazır ol Lâmekân'da Hakk'tan dersler aldım ben işte. Gözlerimden kanlar döküp yâd etmedim; Yüz bin türlü sıkıntıya koydun, feryad etmedim Senden korkup hasta gönlümü şâd etmedim Lâmekân'da Hakk'tan dersler aldım ben işte. Allah derdi satılık değildir, satıp alsan; Pir-i kamil hizmetinde toprak olmasan; Hak yoluna girmek olmaz, temiz olmasan; Lâmekân'da Hakk'tan dersler aldım ben işte. Ey arkadaşlar, aşk derdine deva olmaz; Diri oldukça aşk defteri tamam olmaz Dar lahidde kemikleri ayrık olmaz Lâmekân'da Hakk'tan dersler aldım ben işte. Aşk padişah, âşık fakir, nefes alamaz; Hak'tan izin olmadıkça konuşamaz; Hak öğüdünü alan dünya arayamaz Lâmekân'da Hakk'tan dersler aldım ben işte. Kul Hoca Ahmed, yedi yaşta dersler aldım; Sekizimde dünya tasasını terk eyledim; Dokuzumda Hüda'mı hazır bildim; Lâmekân'da Hakk'tan dersler aldım ben işte. HİKMET-18 Hoş gâipten yetişti, güzel sözüm teberrük; Aşık olsan ey tâlip, riyâzette belini bük. Geceleri uyumayıp yaş yerine kanını dök; Arslan Babam sözlerini işitiniz teberrük Arslan Babam dediler; tâliplerde yok ihlas; Pirin hazır olduğunda ne gerek Hızır-İlyas? Pir'e adım attığında anmayın gavsur-gıyas; Arslan Babam sözlerini işitiniz teberrük "Talibim" deyip söylerler, vallah, billah insafsız Nâmahreme bakarlar, gözlerinde yok insaf; Kişi malını yiyerler, çünkü gönülleri değil sâf Arslan Babam sözlerini işitiniz teberrük "Pir hizmetini kıldık"deyip "tâlibim"deyip yürürler; Yiyip haram, mekruhu, torbalarına vururlar Gözlerinde yaş yok, halka içine girerler Arslan Babam sözlerini işitiniz teberrük. Zâkirim deyip ağlar, çıkmaz gözünden yaşı; Gönüllerinde gamı yok, her an ağrıya başı; Oyun-hile kılarlar, mâlum Hüda ya işi; Arslan Babam sözlerini işitiniz teberrük. ‘Tâlibim’ deyip söylerler, gönlünde yok zerre nur; Gerçek tâlibi sorarsanız, içi dışı gevher-inci Hakk'a açık sırları, yedikleri safâ-nur Arslan Babam sözlerini işitiniz teberrük. Görünüşü sufiye benzer, kıyametten korkmazlar; Günah ve haram hasılı, günahlardan ürkmezler Riya tesbihi elinde, ağlayıp yaşını dökmezler; Arslan Babam sözlerini işitiniz teberrük. Riya tesbihi elinde, zünnar iyi bilseniz; Hak rızası budur aşk derdini eyleseniz Aşkını alıp mahşerde rezil olup dursanız; Arslan Babam sözlerini işitiniz teberrük. Aşka adım atanlar, Hakk cemalini görürler; Musâ gibi mahşerde Hakk'tan sual sorurlar; Sarhoş olup vuslatında Hu zikrini kurarlar; Arslan Babam sözlerini işitiniz teberrük. İnşaallah işiteni Hakk'tan dileyip alırım Şeytan yolundan alıp Hakk yoluna salarım; Yardım etse Mustafa, günahlarını dilerim; Arslan Babam sözlerini işitiniz teberrük. Arslan Babamı sorsanız, Peygamber'e saygılı Sahabeler ulusu, Rabb'in seçkin kulu Yattığı yeri perişan, bir diken kulübesi; Arslan Babam sözlerini işitiniz teberrük. Çarşamba günü işitip ansızın Hazret vardılar; Arslan Bâb'ın evine o gün misafir oldular Yattığı yeri perişan görüp hayran kaldılar; Arslan Babam sözlerini işitiniz teberrük. O Muhammed Mustafa durup dua eylediler Melekler âmin deyip elini açarak durdular "Şöyle ümmet verdin"deyip Hakk şükrünü eylediler Arslan Babam sözlerini işitiniz teberrük. Sahabeler dediler: Arslan Babadır adınız Arapların ulusu, tertemizdir zâtınız Ten terbiyesi farz dedi, parça salıp yattınız; Arslan Babam sözlerini işitiniz teberrük. Ahir zaman ümmetleri süslerler evlerini; Nefis hevaya sevinip bozar her an huylarını; Şan ve şefkatler ile dik tutar boylarını; Arslan Babam sözlerini işitiniz teberrük. Ahir zaman ümmetleri, dünya fâni, bilmezler; Gidenleri görerek ondan ibret almazlar; Erenlerin yaptığını görüp göze iliştirmezler Arslan Babam sözlerini işitiniz teberrük. İyi yollardan sapıp kötü yola savuşan Lânetli şeytan pirim deyip eteğine yapışan, Şeytana pirim deyip sabah akşam görüşen; Arslan Babam sözlerini işitiniz teberrük. İman-İslâmını alıp, ölmem deyip gülüşen, Ölmem deyip dünyada Mevlâm ile vuruşan, Gâfillik ile her an ömrünü boşa geçiren; Arslan Babam sözlerini işitiniz teberrük. Vakti gelse, Azrâil, "Emaneti ver!" diyecek; Lânetli şeytan, pirim diye, can verende görünecek, İmanını dinini alıp gönül halini sormayacak; Arslan Babam sözlerini işitiniz teberrük. Tevbe kılsa, tevbesini Mevlâm kabul kılmayacak Allah dese, Rabbi elini tutup almayacak Cürüm ve isyan düğümünü pire varıp çözmeyecek Arslan Babam sözlerini işitiniz teberrük. Yedi yaşta Arslan Baba Türkistan'a geldiler Başımı koyup ağladım, halimi görüp güldüler Bin bir zikrini öğretip merhamet eylediler; Arslan Babam sözlerini işitiniz teberrük. Söz eyledim hurmadan bana hiddetlendiler "Ey edepsiz çocuk" deyip asa alıp kovdular Hiddetinden korkmadım, bana bakıp durdular Arslan Babam sözlerini işitiniz teberrük. Ağzını aç ey çocuk, emanetini vereyim; Özünü yutmadım, aç ağzına koyayım Hak Rasülün buyruğunu ümmet olsam, işleyeyim" Arslan Babam sözlerini işitiniz teberrük. Ağzımı açtım, koydular, hurma kokusu eyledi mest; İki dünyadan geçip vallah oldum Hakk-perest; Şeyh-molla toplandı, alıp yürüdüler el-ele Arslan Babam sözlerini işitiniz teberrük. Babam dedi: Ey oğlum, zorluk vermedin bana Beş yüz yıldır damakta saklar idim ben sana" "Özünü siz alıp kabuğunu verdiniz bana ; Arslan Babam sözlerini işitiniz teberrük. Babam dedi: "Ey yavrum, karşımda dur, öleyim; Namazını kılıp göm, canı tasadduk eyleyeyim Yardım eylese Mustafa, İlliyyin Cennetine gireyim" Arslan Babam sözlerini işitiniz teberrük. Ağlayarak dedim: Ey Baba, genç çocuğum bilemem Kabrinizi kazsalar ben götürüp koyamam Hakk Mustafa sünnetini, çocuğum, bilemem; Arslan Babam sözlerini işitiniz teberrük. Babam dedi: Ey yavrum, melekler toplanacak Cebrâil imam olup, diğerleri tâbi olacak; Mikâil ve İsrâfil kaldırıp kabre koyacak; Arslan Babam sözlerini işitiniz teberrük. Kul Hoca Ahmed, sözünü cahillere söyleme Söz söyleyip, cahile, değersiz pula satma Açlıktan ölsen bile, nâmerdden asla minnet çekme Arslan Babam sözlerini işitiniz teberrük. HİKMET-19 Kudret ile Hakk'dan size ferman oldu Dipsiz deniz içerisine yalnız düştüm dostlar O denize Kadir Rabbim ferman eyledi Elhamdülillah sağ-selamet çıktım dostlar Yaşım yedi, ömrüm gitti, göğe uçtum Bağrım taştı, aklım şaştı, yere düştüm Nefs ve şeytan ile hayli zaman çok vuruştum Sabr ve rıza makamlarını aştım dostlar Dokuzumda tam karıştım dokunmadım On yaşımda sağ yanıma çevrilmedim On birimde öz nefsime bekçi oldum Fakr ve rıza makamlarından geçtim dostlar On ikimde bütün ruhlar kelam eyledi Huriler karşılayıcı gelip bana selam eyledi Sır şerbetini saki olup bana sundu Onu alıp edep ile içtim dostlar On üçümde dalgıç olup deryaya battım Marifetin cevherini sırdan derdim Mumunu görüp pervane gibi kendimi vurdum Şuursuz olup aklım gitti şaştım dostlar On dördümde toprak gibi hor görüldüm "Hû-Hû" diye başım bile geceleri dondum Bin altınlık değerini bire sattım Ondan sonra kanat çırpıp uçtum dostlar. On beşimde dergahına yanıp geldim Günah ile her ne iş eyledim hata eyledim Tevbe eyleyip Hakk'a boyun sunup geldim Tevbe eyleyip günahlardan kaçtım dostlar Cebrail vahiy getirdi Hak Rasûl'e Ayet geldi “Zikr edesin” diye parça ve bütüne Hızır Babam koydu beni işte bu yola Ondan sonra derya olup taştım dostlar Şeriatın bostanında cevlan eyledim Tarikatın gül zarında seyran eyledim Hakikatten kanat tutup göklerde uçtum Marifetin eşiğini açtım dostlar "Elest' şarabını Pir-i kamil doyasıya verdi İçiverdim miktarım kadar koyuverdi Kul Hoca Ahmed içim dışım yanıverdi Taliplere inci-cevher saçtım dostlar HİKMET-20 Muhabbetin kadehini içen divaneler Kıyamet günü ağzından ateş saçar dostlar. Kudret ile yaratılmış yedi cehennem Aşıkların nârasından kaçar dostlar. Cehennem ağlayıp yalvaracak Allah'ına: Tâkatım yok âşıkların bir âhına. Kaçıp varayım Hakk Teâlâ penahına; Aşıkları yaşı ile söner dostlar. Aşıkları aşk dükkânını varsa kurup, Yaşını saçıp, göğsünü açıp, yüzünü sürüp, İnşaallah, cehennem kaçacak ondan korkup Yedi sema tâkat eylemeyip göçer dostlar. Rahman Rabb'im sâki olup mey içirse, Çoluk-çocuk, ev-barktan tam geçirse Vücudumdan şeytanı Hakk kaçırsa, Cürüm ve isyan düğümlerini açar dostlar. Aşk kapısını Hakk yüzüne açık eylese Hâs aşkını gönül içine yerleşik eylese Lutf eylese, iki âlemde sultan eylese, Aşıkları Hakk'â doğru uçar dostlar Sübhan Rabb'im bir katre mey eylese armağan Sır zikrini diye diye eylesem tamam, Hûri-gılman bütün melekler ona köle Cennet içinde ipek giysiler biçer dostlar. Allah diyerek kabirden kalksa, alem yanar Seçkin kulum deyip Rahman Rabb'im, yalnız sever; Yaş yerine kanını döküp yüzünü boyar, Hamdını söylese lanetli şeytan kaçar dostlar. Ben demedim, Allah kendi vaad eyledi Yolsuz idim, lutf eyleyerek yola koydu Garip olup feryad eyledim, elimi aldı Öyle aşık şevk şarabını içer dostlar. Kul Hoca Ahmed, aşksızların işi kötü Sabaha varsa, Hakk göstermez ona cemal Arş ve Kürsi, Levh ve Kalem hepsi bizar; Aşksızlara cehennem kapısını açar dostlar. HİKMET-21 Asi, cafi kulun geldi dergâhına Elimi tutup yola koy "Ente'l-Hâdi" Kudretli Kadir ağlayıp geldim kapına Elimi tutup yola koy "Ente'l-Hâdi" Geceleri tan atana kadar yatmak işim Seherde kalkıp dua etmedi dumanlı başım Pişmanlıkta akar mı ki gözde yaşım Elimi tutup yola koy Ente'l-Hâdi" Yolsuz yola girdim dostlar halim harap Halktan sorsam hiç kimse vermez bana cevap Halık`ımsın yol göster bana yüce Yaradan Elimi tutup yola koy Ente'l-Hadi" Utanarak korkup geldim günahımdan Zatı yüce bağışlayan Allah`ımdan Nida geldi ümitsiz bırakmayıp dergâhımdan" Elimi tutup yola koy Ente'l-Hâdi" Ağlayıp geldim Hazretine ey sultanım Sarıp geldi karanlık, çık ayım Sultanımsın Bir ve Var'ım tekke gâhım Elimi tutup yola koy Ente'l-Hâdi" Baştan ayağa oldu günah nereye gideyim Yolunu yitiren köpek gibi olup kimden sorayım Bu hal ile cemalini nereden göreyim Elimi tutup yola koy "Ente'l-Hâdi" Ben sıkı tutsam el-ayak cümle günah Rahmet edip sen affetmesen halim perişan Mahcubum, dertliyim çoktur günah Elimi tutup yola koy "Ente'l-Hâdi" Günah derdi hasta eyledi tabibimsin Sevdiğimsin, dermanımsın, sevgilimsin Yolda kaldım halimi soran yoldaşımsın Elimi tutup yola koy "Ente'l-Hâdi" Fasık, facir rahmetinden ümitsiz değil Sen'den başka hiç kimse beni yola koymaz Lutfetmesen müşküllerim kolay olmaz Elimi tutup yola koy "Ente'l-Hâdi" Hiç kimse yok yerde gökde Sen'sin Kadir Şüphem yoktur bu sözümde özün şahid Hem teksin, bir tanesin şüphesiz hazır Elimi tutup yola koy "Ente'l-Hâdi" Ben yolunda baş vermedim Kadir Allah Baş ne olsun garip canım yüz bin feda Dert hem özün, derman özün lutfun deva Elimi tutup yola koy "Ente'l-Hâdi" Can ve iman rızasıdır Sen'in zevkin Canım verip satın alayım Sen'in aşkını Mahşer günü şefaatçi olsun Sen'in şevkin Elimi tutup yola koy "Ente'l-Hâdi" "Kul Huvallah Sübhanallah" din kamçısı Oruç, namaz, tesbih, tehlil Hakk elçisi Pir-i kamil taliplerin yol başçısı Elimi tutup yola koy "Ente'l-Hâdi" "Ente'l-Hâdl Ente'l-Hakk"ın zikrini desem Hadi olsa idin eğri yoldan doğruya dönsem “Hu” zikrini dile alıp nara çeksem Elimi tutup yola koy "Ente'l-Hâdi" "Ente'-Hadi Ente'l-Hakk"ın zikri kavi Pir-i kâmil sözlerinden alsa fetva Batınları aydınlanıp olur güzel Elimi tutup yola koy "Ente'l-Hâdi" Kul Hoca Ahmed rahmetinden ümit tutayım Hacem “benim kulum” dese şükrünü edeyim Kulum demeyip yüz çevirse nasıl diyeyim Elimi tutup yola koy "Ente'l-Hâdi" HİKMET-22 Hoş kudretli Allah, Bir ve Var'ım Elimi tutup yola koy "Ente'l-Hadi" Zatı yüce Rahman Rabb'im hem Cebbar'ım Elimi tutup yola koy "Ente'l-Hadi" Seher vaktinde ağlayıp döksem kanlar gözden Gönlüm incinip uyanık olsun güzel sözden Kudretine mahvolup gideyim özden Elimi tutup yola koy "Ente'l-Hâdi" Cevabı ondan dileyip eyle dua İhtiyacını hazır eyleyince ihtiyaç gideren Rahmet deryası dolup taşar yetse furat Elimi tutup yola koy "Ente'l-Hâdi" Ey imdada yetici hiç ulaşmadı sana imdadım Yer ve göğü ağlattı bu feryadım Mahşer günü haykırayım mı gel azadım Elimi tutup yola koy Ente'l-Hadi" Kul olsan zikrini de elini tutsun Yoldan sapsan rehber olup yola koysun Seherlerde ağla rahmeti gelsin Elimi tutup yola koy "Ente'l-Hadi" "Ente'l-Hâdi Ente'l-Hakk" Allah'ın zikri Hakk zikrini söyle dinmeden olasın uyanık Rahim Mevlam nazar kılsa olur ansızın Elimi tutup yola koy "Ente'l-Hadi" "Ente'l-Hadi Ente'l-Hakk"ı kalb zikrinde Bilmez cahil zikrini deyip zahir dilde Benim diyen şimdiki şeyh su ve toprakta Elimi tutup yola koy "Ente'l-Hadi" "Ente'l-Hadi Ente'l-Hakk'ın zikri ulu Hakk zikrini vird eyleyenin gönlü kırık Vird eylemeyip "şeyhim"dese yeri cehennem Elimi tutup yola koy "Ente'l-Hadi" Ey dostlar nefs elinden perişanım İsyan yükü belimi büktü dertliyim Aciz kulunum ne eylesen emrindeyim Elimi tutup yola koy "Ente'l-Hadi" Kul Hoca Ahmed nefis den büyük bela olmaz Yol üstünde toprak olsam kafir olmaz Yer ve gökten yemek versem asla doymaz Elimi tutup yola koy "Ente'l-Hâdi" HİKMET-23 "Kad alemna ente fi külli umur" Sensin Kafi, sensin Afi ya Gafur "Kafi fil gayb hüve men filhuzur" Sensin Kafi, sensin Afi ya Gafur Mustafa naz makamı haline erdiler Bir topluluğu asi deyip kaygı ettiler "Ümmetim, vay ümmetim deyip" söylediler Sensin Kafi, sensin Afi ya Gafur Bizi sevdi başkalarını sevmedi Hem anne hem babasını da sevmedi Bağışladım diyene kadar bırakmadı Sensin Kafi, sensin Afi ya Gafur Hakk Teala'dan nida geldi O'na; "Ümmetimin işini bırak bana Hepsini bağışlayayım orada sana." Sensin Kafi, sensin Afi ya Gafur Dedi "Benden sonra ümmetimin olacağı Farz ve sünneti bırakıp günah işleyeceği Ümmetim çoğundan imanın gideceği... " Sensin Kafi, sensin Afi ya Gafur "Ümmetim ümmetler içinde saftır Neyleyim ki çoğu asi-cafidir Kadir Mevlam öz vadesine vefalıdır." Sensin Kafi, sensin Afi ya Gafur Miskin Ahmed sen bu günah zehrinden Kurtulursun içsen rıza şarabından Lakin çok korkarım Allahım kahrından Sensin Kafi, sensin Afi ya Gafur HİKMET-24 Allahım beni salasın öz yoluna Nefs elinde harap tamam oldum ben işte Fısk ve fücur dolup taşıp haddini aştı Boğularak isyan içinde kaldım ben işte Kirli dünyaya talip olup it gibi yürüdüm İsteyip onu arkasından gece gündüz kovaladım Emrini tutmayıp Hakk yoluna gözümü yumdum Nereye gideyim ey dostlar nideyim ben işte Nefis şeytan esir kıldı Ademoğlunu Develer gibi bağlayıp aldı iki kolunu Ne zordur sağ ve solu bilmeden yolunu Vah ne yazık hasret ile gideceğim ben işte Yok benim gibi kötü bela alem içinde Hiç olmadı benden razı halk ve Allah Şimdi oldu sonunda benim yüzüm kara Vah vay önceden oldum niye ben işte Bağışladığı aziz canı bilmedim ben Zahir-batın hazırsın deyip durmadım ben Kara yüzümü dergahına sürmedim ben Ya Rabbim her ne yaparsan geldim ben işte Dayanma gücüm yok eğer baksam günahıma Tövbe eylemeğe kaçıp geldim penahına Rahmet ile nazar eyle Hoca Ahmed’e Her ne yaparsan ben bin eva geldim ben işte HİKMET-25 Rahman Rabbim rahmetini câri eyle seherde; İsyan batağına battım, yardım et seherde. Estağfir ve istiğfarı eyle uzak şeytandan; Şeytan seni azdırır, selamet ver seherde. Ümit ile gelmişim dergahına Allah'ım Günahkarım, isyankar elimi tut seherde. Tevbe eyledim dilimde, gönlüm korkmaz Hüda'dan Hem rahmet ve cemali armağan eyle seherde. Yolsuz yola yol yürüdüm, gaflette ömrüm geçti; Ey Kadir-i zülcelal, yola sal seherde. Sensin benim sığınağım, gazap eyleme Allah'ım, Ey bütün halleri bilen, halimi sor seherde. Baştan ayağa günahım iki cihana sığmaz Kulun asi, günahkar, gizli eyle seherde. Dağdan ağır günahım, özür demeğe dilim yok; Günahımı bağışlayıp, yerle bir eyle seherde. Günahımı itiraf ederim, hazırsın hem fakir Elimi tut ey Cebbar, yola koy seherde. Garibim ve kimsesizim, biçâreyim ve nâzırsın; Senden başka kimim var, rahmet eyle seherde Ben âsiyim, günah dolu, hamd ve sena söylemem Horozları gör, senâ söyler seherde. Kul Hoca Ahmed Hakk'tan kork, kim korkmaz imanı yok, Önündedir o cehennem, hazır ol seherde. HİKMET-26 Rahim Mevlam rahmi ile yad eylese Ne yüz ile Hazret'ine varayım ben işte Tövbe ederek eğri yoldan doğruya dönüp Ne yüz ile Hazret'ine varayım ben işte Hakk bağlısının risalelerini ele verse Hakk ilahım rahmi ile rahmet etse Pir-i kamil doğru yolu gösterip yola koysa Ne yüz ile Hazret'ine varayım ben işte Bir gün olup ecel vakti yakın yetse Sana bana asıl vatan hükmünü söylese Ölmeden kalıp can acısının zehrini tatsa Ne yüz ile Hazreti'ne varayım ben işte Sırdaş olan yoldaşlarını şaşıp gitti Çabalayarak ötelerden aşıp gitti Dört dövünüp deryalar gibi taşıp gitti Ne yüz ile Hazretine varayım ben işte Vah yazıklar gece gündüz etmeden ibadet Hakk Rasulü ümmet için yemeden nimet İçtiği yediği nimetleri kaygı ve sıkıntı Ne yüz ile Hazret'ine varayım ben işte Hakk Rasulû dünya için kaygılanmadı Ümmet dileyip başkaca sözden bahsetmedi Dünya üzerinde bir an rahat o görmedi Ne yüz ile Hazret'ine varayım ben işte Vah ne yazık mahşer günü zahir olsa Tanrı Zatı hakem olup nazır olsa Kötü işlerimi işlediğim hazır olsa Ne yüz ile Hazret'ine varayım ben işte Gece gündüz dinmeden ağla Kul Hoca Ahmed Sâlât söyleyip Hakk Rasul'e ol ümmet Doğru yola iletip ümmet dese hoş mutluluk Ne yüz ile Hazret'ine varayım ben işte HİKMET-27* Rahmetinden ümidsiz kılma ben garibi Dinlenmeden ağlayıp dua eyleyim sana Geceleri uykusuz kalıp tan atana dek Yunmadan gözümü ağlayıp dua eyleyim sana Dergahına şimdi gelerek belimi bağlayıp Canı yakıp yürek-bağrımı tutup dağlayıp Yakamı tutarak geçen işe çokça ağlayıp İhlas ile ağlayıp dua eyleyim sana Gönül bağı yeşil iken bilmeden yürüdüm Ömrüm geçti hazan oldu şimdi duydum Dünyayı terk edip din yoluna adım attım Bin bir defa ağlayıp dua eyleyim sana Bu yollarda canı saklamak olmazmış Canını esirgeyen bu yollara girmezmiş Kâr-zarar olduğunu bilmezmiş Bu hal ile ağlayıp dua eyleyim sana Kul Hoca Ahmed nefis dağından çıkıp aştı Fenafillah makamına yakınlaştı Yürek-bağrım coşarak kaynayıp taştı Bu hal ile ağlayıp dua eyleyim sana HİKMET-28 Ömrüm sona erdiğinde ne eylerim Allah'ım; Can alıcı geldiğinde ne eylerim Allah'ım ? Can vermenin vehminden, Azrail'in zahmetinden, Şefkat olmasa senden, ne eylerim Allah'ım? Can vermek işi zor, kolay eyle yâ Cebbar Senden başka yok gam gideren, ne eylerim Allah'ım? Canım ayrı olduğunda, bedenim burada kaldığında, Tahta üzerine aldığında ne eylerim Allah'ım? Aciz olup yattığımda, melekler girdiğinde, "Rabbin kimdir?"diye soranda ne eylerim Allah'ım? Götürüp kabre koyduğunda, yedi adım döndüğünde, Sorucular girdiğinde ne eylerim Allah'ım? "Rabbin kimdir?" deyip durduğunda, kara gündür o anda, "Rabbin kimdir?" dediğinde ne eylerim Allah'ım ? Kul Hoca Ahmed sen kul, nefis elinde pişman, Mahşer günü olduğunda ne eylerim Allah'ım ? HİKMET-29 Kahhar adlı kahrından korkup ağlar Hoca Ahmed; Rahman adlı rahmandan ümit tutar Hoca Ahmed; Günahım çok Allah'ım, bağışlayasın günahım, Bütün kullar içinde âsi kuldur Hoca Ahmed. Münafıklar yürürler, fısk ve fücur kılarlar, Haram, şüphe yerler; korkup ağlar Hoca Ahmed Tarikatı bilmedim, hakikate girmedim, Pir buyruğunu tutmadım, özürü çoktur Hoca Ahmed Ahir zaman olmuştur, sultan zâlim olmuştur, Haram, şüphe dolmuştur, şaşkın olur Hoca Ahmed Pişman olmuş âsi kulum, aşk yolunda bülbülüm, Arslan Baba'ya köleyim, kölen olur Hoca Ahmed Kul Hoca Ahmed ibadet eyle, ağlamağı âdet eyle Belâ gelse tahammül eyle, Hakk'tan olur Hoca Ahmed. HİKMET-30 Gönlüm kuşu uçar her zaman kanat çırpıp İki gözüm pişmanlıkta kanlar döküp Bedeni öldürüp riyazette dizini çöküp Ya Allah'ım affeyle günahımı Cahillikte işlediğim işim hepsi hata Kusurlardan tevbe eylemedim yakamı tutarak Gerdanıma tavuk gibi koyup fota Ya Allah'ım affeyle günahımı Dünyayı sevip din derdini attım Günah yükünü ey dostlar çıkardım Dergahına kötülükler getirdim Ya Allah'ım affeyle günahımı Kötü dünyaya gönül bağlayıp ergin oldum Eğlence ile vah yaz |
|||||||
Yazar | Mesaj #22118 22-10-2010 23:39 GMT+2 saat | |||||||
CanAdmin
|
Facebook'ta Paylaş
Tweet
Paylaşım için teşekkürler..
__________________
FORUMUMUZ VE LİNKLERİMİZ HERKESE AÇIK! BİZE DESTEK VERENLERE TEŞEKKÜRLER! HER TÜRLÜ KONUDA İLETİŞİME GEÇEBİLİRSİNİZ! FACEBOOK http://www.facebook.com/huseyincancalisan LimeWire Çalışan Sorunsuz Sürüm Burada! İnternet Download Manager 5.19 Full Crack % 100 Çalışıyor Denendi TIKLA İNDİR!! |
|||||||