Yazar | Mesaj #22615 27-01-2011 19:43 GMT+2 saat | |||||||
moonlightAdmin
|
Facebook'ta Paylaş
Tweet
Muhibbi kimdir?
Kanuni Sultan Süleymanın Mahlası Muhibbidir. 1. Gazel - Halk İçinde Mu'teber Bir Nesne Yok Devlet Gibi 2. Gazel / Bahs 3. Gazel / Bana 4. Gazel / Belâsı Hoş Gelir 5. Gazel / Celîs-i Halvetim Varım Habîbim Mâh-ı Tâbânım 6. Gazel / Gibi 7. Gazel / Sakın Aldanma Cihâna Olmasun Sende Gurûr 8. Murabba / Bî-günâham Dime Bari Tevbe Kıl Cânum Oğul 1.gazel ve açıklaması halk içinde mûteber bir nesne yok devlet gibi olmaya devlet cihân da bir nefes sıhhât gibi saltanat didükleri ancak cihân gavgâsıdır olmaya baht u saadet dünya da vahdet gibi ko bu ıyş u işreti çün kim fenâ dur âkıbet yâr-ı bâki ister isen olmaya tâat gibi olsa kumlar sagışınca ömrüne hadd ü aded gelmeye bu şîşe-i çarh içre bir sâat gibi ger huzur itmek dilersen ey muhibbî fâriğ ol olmaya vahdet cihanda kûşe-i uzlet gibi... --------------------------------------------------------------- bu muhtesem gazele mutevazi bir ceviri yaklasimi: halk icinde devletten daha itibarli bir sey yoktur dunyada sihhatli bir nefes gibi mutluluk yoktur. saltanat dedikleri sey ancak bir cihan kavgasidir dunyada birlik gibi mutluluk ve talih yoktur. birak bu eglence ve icme meclislerini zira sonu fenadir eger ebedi bir dost istersen sadakat gibisi yoktur. (bir kum saati gibi olan) omrundeki kumlarin haddi hesabi olmasa da bu donen sise icinde (en ozeli) bir saattir. eger huzur bulmak istersen ey muhibbi (hem sevgili hem de kendisi) herseyden arin dunyada kosesine cekilmek gibi huzur veren bir tek basinalik (huzur) yoktur 2.gazel GAZEL Cânı mı var kimsenün eyleye cânân ile bahs Bendeye lâyık mıdur kim ide sultân ile bahs İtdügi cevr ü cefâ bana vefadan yeg gelür Kıymet-i derdi bilen ider mi dermân ile bahs Ben de yakdum meclis-i gamda bu gönlüm şem'ini Eyledüm tâ subha dek şem'-i şebistân ile bahs Ruhlarını bâg-arâ gördükde didüm misli yok Oldı mülzem itdügümde ben gülistân ile bahs Şi'r-i pür-sûzun görüp tahsîn ide Husrev dahi Ey Muhibbî eyle şimdengirü Selmân ile bahs 3.gazel Sakın aldanma cihâna olmasun sende gurûr Ne kadar devlet bulursan kendözüni eyle mûr Her ne denlü derd ü mihnet kim gele eyle kabûl Hîç işitmedün mi kim dünyâ degül cây-ı sürûr Eyleme kibr ü hased merdûd olan şeytâna bak Zühdüne tayanma gel gör noldı Bel'âm-ı Ba'ûr Sabr kıl kim sabr ile dirler koruk helvâ olur Gitmesün hergiz dilünden zikrün olsun yâ sabûr Çirk-i dünyâ ile olmışdur mülevves bu gönül Cehd kıl tevhîdile anun yirine tola nûr Tâc ü taht ü zûr-ı bâzûya Muhibbi bakma gel Hîç bilür misün ki şimdi kandedür Behrâm-ı Gûr 4.gazel Celîs-i halvetim varım habîbim mâh-ı tâbânım Enîsim mahremim varım güzeller şâhı sultânım Hayâtım hâsılım ömrüm şarâb-ı Kevser’im Adn’im Bahârım behcetim rûzum, nigârım verd-i handânım Neşâtım işretim bezmim çerâğım neyyirim şem'im Turunc ü nâr ü nârencim benim şem'-i şebistânım Nebâtım sükkerim gencim cihân içinde bî-rencim Azîzim Yûsuf’um varım gönül Mısr’ındaki hânım Stanbul’um Karaman’ım diyâr-ı milket-i Rûm’um Bedahşân’ım ve Kıpçak’ım ve bağdâ’ım Horasân’ım Saçı varım kaşı yâyım gözü pür-fitne bîmârım Ölürsem boynuna kanım meded hey nâ-Müslümân’ım Kapında çünki meddâhım seni medh iderim dâim Yürek pür-gam gözüm pür-nem Muhibb’îyem ve hoş hâlim 5.gazel / oğluna yazdığı gazel şiir Ey-demâdem, mahzar-ı tuğyan u isyanum oğul! Takmıyan boynuna hergiz tavk-ı fermanum oğul, Ben kıyar mıydım sana ey Bâyezid Han’um oğul, Bî-günahım dime bari, tevbe kıl canum oğul. Enbiyâ vü evliyâ ervah-ı a’zam hakkiyçün, Nuh u İbrahim ü Musa ibn Meryem hakkiyçün, Hatem-i âsâr-ı nübüvvet Fahr-i Alem hakkiyçün Bî-günahım dime bari, tevbe kıl cünum oğul. Âdem adın itmiyen Mecnuna durak, Kurb-i ta’atden kaçanlar daima düşer ırak, Ta’n değildür dir isen “Va hasretâ dâdü’l-fırak”, Bî-günahım dime bari, tevbe kıl canum oğul, Neş’et-i Hakdur übüvvet, râm olan okur kerim, “Lâ-tekul üf” kavlini inkâr iden kalur yetim Ta’ate isyana âlimdir hudavend-i kerim, Bî-günahım dime bari, tevbe kıl canum oğul. Rahm ü şevkat zîb-i iman olduğun bilmez misin? Ya, dem-i masumu dökmekter hazer kılmaz mısın? Abd-i âzâd ile Hak dergahına var maz mısın? Bî-günahım dime bari, tevbe kıl canum oğul. Hak, reâyâ’yi mu’tie râ’i itmişdür beni, İsterüm mağlub idem ağnâma zi’eb-i düşmeni Hâşâ’llâh öldürürsem bî-günahım nâgâh seni, Bî-günahım dime bari, tevbe kıl canum oğul Tutalum iki elün başdan başa kanda ola, Çünki istiğfar idersün, bizde afv itsek n’ola? Bâyezidüm, suçunu bağuşlarum gelsen yola, Bî-günahım dime bari, tevbe kıl canum oğul. yukarıdaki şiirin bir hikayesi ve anlamı var KANUNİ VE OĞLU BAYEZİD’İN ÖYKÜSÜ Kanuni Sultan Süleyman, Osmanlı sultanları içinde en başarılı olanlarından biridir. 46 yıl süren saltanatı esnasında pek çok sefere çıkmış ve adeta Asya’da ve Avrupa’da, Osmanlı Devleti’ne karşı gelebilecek bir güç bırakmamıştır. Siyasi ve askeri dehasını saltanatı sırasında pek çok kez ispatlamıştır. Tarihi olayları incelerken, olayın geçtiği devrin şartlarını göz önünde bulundurmak gerekir. Osmanlı siyasi tarihinde saltanat mücadeleleri kuruluş ve yükselme devrinde defalarca yaşanmış ve pek çoğu isyan eden hanedan üyelerinin ölümüyle sonuçlanmıştır. Bir adı da Devlet-i ebed müddet olan Osmanlılar için bu durum yıkılma tehlikesi anlamına geliyordu. Fatih bu tehlikeli durumun önüne geçebilmek için devletin bekası için kanunlar hazırlatmıştı. İşte Osmanlı tarihinin bu pek çok kez yaşanmış taht kavgalarının en dramatik olanı Kanuni ile oğulları arasında yaşanmıştır. Bu cihan padişahı çok başarılı bir hükümdar olmasına rağmen oğulları ile ilişkilerinde aynı başarıyı gösterememiştir. Kanuni’nin 8 oğlu vardır ve bunlardan dördü ecelleriyle vefat etmiştir. Diğer oğullarının adları Mustafa, Selim, Bayezid ve Cihangir’dir. Şehzade Mustafa Gülbahar Hatun’un oğludur asker ve devlet erkanı arasında sevilen birisiydi. Hurrem Sultan ve Rüstem Paşa’nın komploları ile babasının tahtında gözü olan biri durumuna düşürülen Şehzade Mustafa’yı Kanuni, 1553 İran seferi esnasında öldürttü. Bu olay ülke genelinde büyük hoş karşılanmamış ve askerin tepkisiyle Rüstem Paşa görevden alınmıştır. Şehzade Mustafa için pek çok şair mersiyeler yazdılar. Bunların en meşhuru Taşlıcalı Yahya’nınkidir. Meded, meded bu cihanın yıkıldı bir yanı Ecel Celalileri aldı Mustafa Han’ı … Şehzade Mustafa’nın ölümünden sonra Osmanlı tahtının iki adayı kalıyordu, Selim ve Bayezid. İşte hikayemizde burada başlıyor. Şehzade Selim’i Lala Mustafa Paşa destekliyordu ve Bayezid’e bir komplo kuruldu. Bayezid’i tahrik edici mektuplar gönderildi. Padişahın Bayezid’e nasihat yollu yazdığı mektupları götüren ulakları öldürüp suçu Bayezid’in üzerine attılar. Ayrıca Bayezid’in babasına yazdığı özür niteliğindeki mektupların babasına ulaşmamasını sağladılar. Bu durumda şehzade Bayezid, babasının gözünden hakikaten suçlu duruma düşürülmüştür. Daha sonra Kanuni iki şehzadesinin sancak yerlerini değiştirdi. Selim’in Konya’ya Bayezid’in Amasya’ya gitmesini emretti. Selim babasının emrine uyup hemen Konya’ya giderken, Bayezid ise bunu kendisine bir hakaret, İstanbul’dan uzaklaştırılmak için bir tertip olarak değerlendirdi ve başlangıçta gitmek istemedi. Ama babasının “Ya çıkıp sancağına azimet eyleyesin, ya başın tedarikin edesin”, tehdidi üzerine 1558’de Kütahya’dan ayrıldı. Bu arada etrafına adam toplamaya başladı. Nasihatçı olarak gönderilen dördüncü vezir Pertev Paşa’nın nasihatlarını dinlememiş ve babasına gönderdiği mektupta onu verdiği sözde durmamakla ve yalancılıkla suçlamış istedikleri verilmezse savaş yolunu tutacağını ima etmiştir. Bayezid, kardeşi Selim’i ortadan kaldırmak için emrindeki 20 bin askerle Konya’ya hareket etti. Bunu bilen Osmanlı yönetimi Sokollu Mehmet Paşa komundasında bir miktar kuvvet gönderdi. Yapılan savaşta Bayezid üstünlük sağlayamayınca Amasya’ya çekilmek zorunda kaldı. Artık ok yaydan çıkmıştı. Hayatını tehlikede gören Bayezid dört oğlunu ve haremini yanına alarak 1000 kadar adamıyla beraber ısrarla takip edilmesine rağmen İran’a kaçmayı başarmıştır. Şah Tahmasb 5 Kasım 1559 tarihinde Bayezid’i huzuruna kabul etmiştir. Osmanlı Devleti Şah’a üç defa heyet göndermiş Bayezid’in teslimi veya idamı ısrarla istenmiştir. Şah Bayezid’i Kanuni’ye teslim etmeyeceğine veya öldürülmeyeceğine dair yemin etmesine rağmen teklif edilen büyük paralar karşılığında bir tür hileye başvurarak Şehzadeyi Kanuni’ye değil de Selim’in göndereceği heyete teslim etmiştir. Selim’in heyeti 23 Temmuz 1562’de Bayezid ve oğullarını oracıkta boğarak idam etmişlerdir. Bayezid idam edilmeden önce babasına yazdığı şiirde hata yaptığını kabul etmiş ama Kanuni oğlunun cevap niteliğinde yazdığı şiirde oğlunu affetmemiştir. Bâyezid’in Babasına mektubu: Ey seraser aleme sultan Süleymanum baba, Tende canum canımın içinde cananum baba, Bayezidina kıyar mısın benüm canum baba? Bi-günahım, hak bilür, devletlü sultanum baba. Enbiya-ı ser-defter, ya’ni ki Adem hakkiyçün, Hem dahi Musa ile İsa vü Meryem hakkiyçün, Kainatun serveri, ol ruh-i a’zam hakkiyçün, Bi günahım, Hak bilür, devletlü sultanum baba. Sanki Mecnunam, bana dağlar başı oldu durak, Ayrılub bi’l-cümle mal ü mülkden düşdüm ırak Dökerüm gözyaşunu “Va-hasreta dadü’l-fırak” Bi-günahım, Hak bilür, devletlü sultanum baba Kim sana arzeyleye halim eya Şah-ı Kerim? Anadan, kardaşlarumdan ayrılub kaldum yetim, Yok benüm bir zerre isyanum, sana Hakdur ‘allim, Bî-günahım, Hak bilür, devletlü sultanım baba, Bir nice masumum olduğun şehâ bilmez misin, Anlarun kanuna girmekden hazer kılmaz mısın? Yoksa ben kulunla Hak dergâhına varmaz mısın? Bî- Günahım, Hak bilür, devletlü sultanum baba Hak teala kim cihanun Şahı itmüşdür seni, Öldürüp ben kulunu, güldürme şahım düşmeni, Gözlerüm nuru oğllarumdan ayırma beni, Bî-günahım, Hak bilür, devletlü sultanum baba. Tutalum, iki elüm başdan başa kanda ola, Bu meseldür söylenür kim, “Kul günah itse n’ola Bâyezidün suçunu bağışla, kıyma bu kula, Bî-günahım, Hak bilür, devletlü sultanum baba Kanuninin Oğlu Bayezid’e Cevabı Ey-demâdem, mahzar-ı tuğyan u isyanum oğul! Takmıyan boynuna hergiz tavk-ı fermanum oğul, Ben kıyar mıydım sana ey Bâyezid Han’um oğul, Bî-günahım dime bari, tevbe kıl canum oğul. Enbiyâ vü evliyâ ervah-ı a’zam hakkiyçün, Nuh u İbrahim ü Musa ibn Meryem hakkiyçün, Hatem-i âsâr-ı nübüvvet Fahr-i Alem hakkiyçün Bî-günahım dime bari, tevbe kıl cünum oğul. Âdem adın itmiyen Mecnuna durak, Kurb-i ta’atden kaçanlar daima düşer ırak, Ta’n değildür dir isen “Va hasretâ dâdü’l-fırak”, Bî-günahım dime bari, tevbe kıl canum oğul, Neş’et-i Hakdur übüvvet, râm olan okur kerim, “Lâ-tekul üf” kavlini inkâr iden kalur yetim Ta’ate isyana âlimdir hudavend-i kerim, Bî-günahım dime bari, tevbe kıl canum oğul. Rahm ü şevkat zîb-i iman olduğun bilmez misin? Ya, dem-i masumu dökmekter hazer kılmaz mısın? Abd-i âzâd ile Hak dergahına var maz mısın? Bî-günahım dime bari, tevbe kıl canum oğul. Hak, reâyâ’yi mu’tie râ’i itmişdür beni, İsterüm mağlub idem ağnâma zi’eb-i düşmeni Hâşâ’llâh öldürürsem bî-günahım nâgâh seni, Bî-günahım dime bari, tevbe kıl canum oğul Tutalum iki elün başdan başa kanda ola, Çünki istiğfar idersün, bizde afv itsek n’ola? Bâyezidüm, suçunu bağuşlarum gelsen yola, Bî-günahım dime bari, tevbe kıl canum oğul. NOT: Şiirleri okurken ilk önce bir kıta Bayezid’den sonra da Kanuni’nin oğluna cevap niteliğinde yazdığı şiirden okursanız daha anlamlı olur. Sözlük: Demadem: Sürekli şekilde (her vakit sık sık), Tuğyan: taşkınlık, isyan. Hergiz: Hiçbir zaman, Tavk: Gerdanlık, Reaya-yı Mutiye rai etmiştir: İtaatkar halka hükümdar etmiştir. Zi’ib düşmeni. Aç kurt gibi düşmanı |
|||||||